Kullanmıyordum. Anlayacağın üzere, tuğlayla kapattım. | Open Subtitles | لم أكن بحاجة إليه، فقمت بسدّه بالطوب كما ترى. |
Anlayacağın üzere insanları hapse koymak yeterince iyi değildi. | Open Subtitles | كما ترى وضع الناس في السجون ليس أمراً كافياً |
Anlayacağın üzere bu ülkeye küçük biri geldiğinde korkarım ki ilk tanıştıkları insanın evinde yaşamaya başlamazlar. | Open Subtitles | كما ترى حين يأتي أشخاص يافعين لرؤية البلاد فهم لا ينتقلون هكذا، بالأشخاص الذين يلتقون بهم أولا |
Anlayacağın üzere burada sattığın kilimlere benzer bir kilimde bazı deliller bulduk. | Open Subtitles | حسنا, كما ترى, وجدنا دليل بشأن سجادة شبيهة بالواتي تبيعهن هنا في هذا الموقع. |
Anlayacağın üzere bu seni bir çete üyesi yapar. | Open Subtitles | هذا الأمر يجعلك رجل عصابات ، كما ترى |
Yani, Anlayacağın üzere, ona ihtiyacım var. | Open Subtitles | لذا كما ترى أحتاج لذلك |
Anlayacağın üzere Greigalar akıllıymış. | Open Subtitles | كما ترى ، الـ " جريجاس " كانوا أذكياء |
Anlayacağın üzere bu ince bir iş. | Open Subtitles | إنه أمر مخادع كما ترى |