Ve işte ilk defa, onu dinlerken yavaş yavaş içine doğru çekilmekte olduğu bu şeyin hüzünle ve anımsamakla ilgisi olan ve daha önce anlayamadığı o şeyin varlığını hissediyor. | Open Subtitles | حضور ذلك الشيء الذي لم يفهمه والذي له علاقة بالحزن و الذاكرة والتي يجب أن يفهمها مهما كلّف ذلك |
İnsanların asla anlayamadığı şey, çok farklı yollardan işler. | Open Subtitles | الذي لا يفهمه البعض أبداً هو أنها تحرزها بطرق عديدة مختلفة |
Bir aptal anlayamadığı şeyler hakkında ancak şaka yapabilir. | Open Subtitles | الأحمق هو من يقوم بتحويل كلّ شئ لا يفهمه إلى طرفة .. |
Onların anlayamadığı şeyler yapmıştın. | Open Subtitles | ...أنت فعلت أشياء التي لم يفهموها حقًا |
Sence anlayamadığı bir şeyden saklanmaya çalışıyor olabilir mi? | Open Subtitles | أتظن بأنه يحاول الهرب من شيء ما لا يفهمه ؟ |
Güzel olmadığı ya da sıkıcı olduğu için değil, ama bir çok öğrencinin moleküler biyoloji hakkında anlayamadığı şeyi göz ardı ettiği için. O da, şu ki: karışık iki şekil doğru yolda birbirlerini bularak, nasıl bir araya geliyorlar ve katalize ediliyorlar? | TED | ليس لأنه لم يكن جميلاً أو شيئا من هذا القبيل بل لأنه يغفل الشيء الذي لا يفهمه أكثرية الطلبة عن الأحياء الذرية، وهو أن لماذا هناك أية احتمالية على الإطلاق لشكلين معقدين بأن يجدا بعضهما بالطريقة الصحيحة تماماً بحيث يندمجا معاً ويتم تحفيزهما؟ |
Babamın asla anlayamadığı şu hastalığım. | Open Subtitles | مرضي الذي لم يفهمه والدي أبداً |
İnsanların yaklaşan seçim hakkında anlayamadığı şey Micheal Dukakis'in finansal altyapısının... | Open Subtitles | "{\cHDED6C5}مالا يفهمه الناس بهذه الحملة الإنتخابية أن (مايكل ديكاكس) ليس له التمويل الكافي.." |
Bu, babanın asla anlayamadığı bir şeydi. | Open Subtitles | شيء لم يستطع أبوك أن يفهمه |
Kimse anlayamadığı şeyden hoşlanmaz. | Open Subtitles | حسناً، لا أحد يحب ما لا يفهمه |
Onun anlayamadığı bir belge. | Open Subtitles | مستنداً لم يفهمه |
Henüz kimsenin anlayamadığı daha büyük bir resimdeki yüz binlerce nokta halini alıyorlardı. | Open Subtitles | على واحد من سبع تصانيف أصبحوا مئات الألاف من النقاط في صورة أكبر لا يمكن لأحد أن يفهمها بعد |
Çoğu insan zeki olduğunuz zaman, onların anlayamadığı şeyler yaptığınızda sizi sevmez. | Open Subtitles | أنت تعلم، الناس لا يُعجبهم الأمر عندما تكون ذكياً، وعندما تقوم بأشياء لا يفهمها مُعظم الناس. |
İşletmelerdeki ve siyasetteki işlem ve işbirliği maliyetleri internet sayesinde azalırken aynı zamanda muhalifliğin, başkaldırmanın hatta ayaklanmanın maliyetleri de insanların anlayamadığı şekilde düştü. | TED | لكن تماماً مثلما أسقط الإنترنت قيمة التعاملات التجارية و التعاون في مجال السياسة والتجارة, أسقط كذلك قيمة الإنشقاق و التمرد و حتى العصيان المسلح بطرق لم يفهمها الناس. |
Onların anlayamadığı şeyler yapmıştın. | Open Subtitles | ...أنت فعلت أشياء التي لم يفهموها حقًا |