"anneleriyle" - Traduction Turc en Arabe

    • أمهاتهم
        
    • أمهم
        
    • والدتهم
        
    • امهاتهم
        
    • أمهات
        
    • بأمهاتهم
        
    • امهما
        
    • أمهما
        
    • والدتهما
        
    Ve Yunanistan'da bilmeden anneleriyle evlenen erkeklerin göz kapaklarını kestiklerini görüyorum. Open Subtitles والمسرحيات الإغريقية حيث يجب أن يقتلعـوا عيونهم لأن تزوّجوا أمهاتهم بالخطأ
    Bir buçuk milyonu aşkın çocuk, anneleriyle birlikte büyük şehirlerden kırsala gönderildi. Open Subtitles الأطفال و أمهاتهم الذين تم أجلائهم عن المدن قدر عددهم بمليون و نصف المليون نسمه
    Efendim, bütün yeni öğrenciler anneleriyle fotoğraflarını getirir. Bir akademi geleneğidir, efendim. Open Subtitles .سيدي, جميع الطلاب يتصورون مع أمهم .إنه تقليد في الأكادمية, يا سيدي
    Maçodur, saldırgandır, işin özüdür. Geriatri anneleriyle yaşayıp seks yapmayanlar içindir. Open Subtitles رعاية المسنين لغريبي الأطوار الذين يعيشون مع والدتهم و لا يمارسون الحب أبداً
    Dünya çok daha güzel bir yer olabilirdi, eğer daha çok çocuk anneleriyle dans edebilselerdi. Open Subtitles العالم سيكون افضل مكان لو ان اكبر عدد من الابناء رقصوا مع امهاتهم
    Önemli değil beyler. Daha önce de sahnedekilerin anneleriyle uğraşmıştım. Open Subtitles لابأس بذلك أيها السادة تعاملت مع أمهات بالمسرح من قبل
    Kundakçıların anneleriyle bağları babalarından daha kuvvetlidir. Open Subtitles مفتعلو الحرائق تربطهم عادة علاقة بأمهاتهم أقوى من العلاقة بأبائهم
    anneleriyle yaşayan oğullar farklı görünür. Open Subtitles الصبية الذين يعيشون بمفردهم مع أمهاتهم لديهم نظرة مميزة
    İtalya'da Tony'nin yaşıtlarının çoğu anneleriyle yaşar. Open Subtitles في إيطاليا،، الشباب الذين بعمر توني لا يزالون يعيشون مع أمهاتهم
    Erkekler başkalarının anneleriyle yatmalarından hoşlanmazlar. Open Subtitles لايحب الرجال أن ينام رجال آخرون مع أمهاتهم
    Kısa süre sonra peşlerinden ayrılmayan anneleriyle, keşfe bile başlıyorlar. Open Subtitles قريباً، سيكونواتواقينللأستكشاف، لكن دائماً في رعاية أمهاتهم.
    Bu kızları, uzun süredir tanıyorum anneleriyle aramızda bir şeyler olmadan önce bile. Open Subtitles انا اعرف هؤلاء الفتيات منذ فترة طويلة قبل أن يحصل شيء بيني و بين أمهم
    John Avrupa'daydı, Adam ve April anneleriyle evdeydi. Open Subtitles و "آدم" و "أبريل" كانا فى المنزل مع أمهم
    Ama ne yaparsan yap, anneleriyle yatmıyormuş gibi yapma. Biz aptal değiliz. Open Subtitles التظاهر بأنك لا تغازل أمهم لسنا حمقى
    İsterdim ama evde çocukların var. Evet, ama anneleriyle yaşıyorlar. Open Subtitles ـ أقدر هذا، لكن لديك أطفال في المنزل ـ أجل، لكنهم يعيشون مع والدتهم
    Veya evlenmeyip evde, uzak kalmasına dayanamayan anneleriyle kalmaları. Open Subtitles أو لا يتزوجون ويبقون في المنزل مع والدتهم... كالأشخاص الذين لا يمكنهم الإبتعاد عنهم.
    Burada yaşamıyorlar. anneleriyle beraber, Boston'da yaşıyorlar. Onları yeteri kadar göremiyorum. Open Subtitles لقد رحلوا مع والدتهم ووالدهم في "بوسطن لا أراهم كثيراً
    Diğer kızlar anneleriyle evlilik planları yapar, kek pişirir, alışveriş yapar. Open Subtitles من المفروض على بناتنا تحضير الزفاف و الخبازة, و التسوق مع امهاتهم, و ماذا فعلت؟
    Benden "Bu iki beyaz çocuğun anneleriyle birlikte yas tutuyoruz" dememi bekliyorlar. Open Subtitles يريدونني أن أقول أننا نشعر بالأسى على أمهات الصبيين البيض
    Kendi anneleriyle hiç tanışmamış insanlar var burada. Open Subtitles ويوجد العديد هنا لم يلتقوا بأمهاتهم على الإطلاق
    Çocuklarım anneleriyle kavga ediyor ve oraya gitmemi istiyorlar. Open Subtitles صغيراي يتشاجران مع امهما وهما يريدان من اني اتي لهما
    Ve hatta anneleriyle de. Open Subtitles وربما مع أمهما أيضاً, هذا كما يشاع
    Donanma kayıtları gerçek. anneleriyle de konuştum, Letitia Blacklock'da kaldıklarını doğruladı. Open Subtitles سجله البحري سليم، والدتهما أكدت ذلك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus