| Benim asker, annesiyle babasının nereye saklandığını hala bilmiyor. | Open Subtitles | الجندي الذي أرافقه لا زال يبحث عن والديه |
| Ayrıca çocuk da annesiyle babasının neden bu kadar seyahat ettiğini biliyormuş. - Ne? | Open Subtitles | وأيضاً, الفتى يعلم لماذا وجب على والديه السفر كثيراً |
| Okuldan sonra annesiyle babasının yanına gidip Exile On Main Street plaklarını aşındırırdık. | Open Subtitles | كنا نذهب إلى منزل والديه بعد المدرسة ونستمع إلى شريط " 'منفى في 'ماين ستريت " |
| Okuldan sonra annesiyle babasının yanına gidip Exile On Main Street plaklarını aşındırırdık. | Open Subtitles | كنا نذهب إلى منزل والديه بعد المدرسة ونستمع إلى شريط " 'منفى في 'ماين ستريت " |
| Milhouse yatak odasına girince annesiyle babasının... | Open Subtitles | دخل (ملهاوس) إلى غرفة النوم فوجد والديه يفعلان هذا |
| Bunun üzerine Cole ona aynı annesiyle babasının kendisine davrandığı gibi davranmaya başladı. | Open Subtitles | ثم بدأ " كول " يعاملها كما عامله والديه |
| Sürekli annesiyle babasının lokantasında çalışırdı veya piyano çalardı. | Open Subtitles | كان يعمل في مطعم والديه و طبعا ... ... يعزف على البيانو . |
| Evini, annesiyle babasının evini, Brock'un evini. | Open Subtitles | بيته، بيت والديه بيت الفتى (بروك) |