| aranızın biraz açık olduğunun farkındayım; ama anlaşmazlıklarınızı gidermeniz için önünüzde 25 yılınız var. | Open Subtitles | أعرف أن بينكما خلاف كبير لكن لديكم 25 سنة لتسويته |
| Kazadan önce de aranızın çok iyi olmadığını söylemiştiniz. | Open Subtitles | انت تقول ذلك حتى من قبل وقوع الحادثة الأمور ليست مثالية بينكما |
| Yani aranızın gayet iyi olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | إذا انت تخبرني الان ان كل شيء كان على ما يرام بينكما الاثنين؟ |
| Babamla aranızın kötüye gideceğini bilseydin yine de onunla evlenir miydin? | Open Subtitles | إذا كنتِ تعرفين أن الأمور ستسير بهذا الشكل بينكِ أنتِ و أبي هل كنتِ ستظلين منزوِّجة له؟ |
| Karın hakkındaki hikâyeler, ...işin yüzünden aranızın bozuluşu... | Open Subtitles | بقصصك عن زوجتِك وكيف ذَبُلت علاقتكم بسبب العمل. |
| Diana'ya aranızın iyi olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أن الأمور بينكَ و(ديانا) تسيرُ على مايرام. |
| Eskiden aranızın ne kadar kötü olduğunu biliyorum. Olan biten her boku. | Open Subtitles | أوتعلمي, أعرف مدى قساوة الأمر بينكما. كل الهراء الذي يحدث. |
| Dan telefonlarıma çıkmıyor ben de aranızın iyi olup olmadığını merak ettim. | Open Subtitles | وأردت أن أتأكد من سير الأمور بينكما |
| Babanla aranızın pek iyi olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | -أعلم أنّكَ وأباكَ لم يكن بينكما علاقة قويّة |
| aranızın limonu olmasına şaşmamalı. | Open Subtitles | لا عجب ان الامور بينكما متوترة |
| Ona söylemek zorundasın. aranızın düzelmesine yardımı olur. | Open Subtitles | سيساعد على إصلاح الأمور بينكما يارفاق. |
| Ve aranızın kötü olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | ولاأريد أن يكون أيُّ بغضاءٍ بينكما. |
| aranızın ne kadar açık olduğunu unuttum. | Open Subtitles | لقد نسيت مدى العلاقة التي كانت بينكما |
| Anthony, aranızın düzelmekte... olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | يخبرني (أنتوني) أن الأحوال كانت أفضل بينكما. |
| aranızın çok mükemmel olmadığını söyledi. | Open Subtitles | -قال أنّ الأمور ليست بخير حالٍ بينكما |
| Bak, son günlerde babanla aranızın gergin olduğunu biliyorum ama, onun endişelendiği başka konular da var. | Open Subtitles | أعرف بأن الأمور باتت متوترة بينكِ وبين والدكِ مؤخراً لكن ثمة أسباب أخرى دعته إلى القلق |
| Bayan Jenny ile aranızın açık olmasının sebebi nedir? | Open Subtitles | ما سبب هذه القطيعة بينكِ وبين شقيقتكِ؟ |
| Kör değilim, Leda. Daniel ile aranızın yakınlaştığını biliyorum. | Open Subtitles | لست أعمى يا (ليدا) أرى العلاقة الحميمة بينكِ و(دانيال) |
| Bence sizin aranızın limoni olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | إن سألتموني، فهو يظن أن علاقتكم إنتهت |
| Bunu söylediğini duysa, aranızın düzelmesini sağlayabilirdi. | Open Subtitles | حسنٌ، لربما علاقتكم تصلح.. |
| Jenny ile aranızın iyi olmasına sevindim. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} إنّي سعيدةٌ جدًّا لسماع أن الأمور بينكَ وبين (جِني) على ما يُرام. |