İkinci ise, hala oksitosin ile güvenilirlik arasında doğrudan olmayan bir ilişki vardı. | TED | والثاني هو أنني مازلت لا أملك سوى هذه العلاقة الغير مباشرة بين الأوكسيتوسين والثقة المتبادلة |
Kontrollü laboratuvar deneylerinde, tümör büyüme oranıyla gece mazur kalınan yüksek yapay ışık arasında doğrudan bağlantı olduğu görüldü. | TED | وفي تجارب المختبر المسيطر عليها هناك صلة مباشرة بين زيادة الضوء الاصطناعي في الليل ومعدل نمو الأورام. |
Amerika Birleşik Devletleri ve Vietnam arasında doğrudan bir karşılaştırma yapalım. | TED | فلنقارن مباشرة بين الولايات المتحدة الأمريكية وفيتنام |
Kayıp kız Harriet Wells ile kayıtlarımızdan en az biri arasında doğrudan bağlantı var. | Open Subtitles | هناك صلة مباشرة بين واحد على الاقل من المسجلين والفتاة المفقودة هاريت ويللز غلين كستيس |
Âlimler şimdi,hiyeroglifle Arapça arasında doğrudan bir bağlantı görebiliyordu. | Open Subtitles | رأى العلماء الآن رابطة مباشرة بين الهيروغليفية والعربية |
Aynı şekilde, eğer bu konuşmayı 30 ya da 40 yıl önce yapsaydım, nükleer silahların yükselişinin nasıl iki süper güç arasında doğrudan bir açık savaşı önlediğini görmüş olacaktık. | TED | وبالمثل ، إذا اخذنا هذا الكلام 30 أو 40 سنة مضت ، ولقد شهدنا كيفية ظهور الأسلحة النووية ، والخطر المتبادل للتدمير المؤكد الذي تعنيه، بمنع معركة مباشرة بين القوتين العظميين. |
Geçen seneki bir çalışma, cep telefonu kullanımı ile Afrikadaki GSYİH' da artış arasında doğrudan bir korelasyon olduğunu ortaya koydu. | TED | فقد أثبتت دراسة السنة الماضية صلة مباشرة بين تنامي استعمال الهاتف المحمول و توالي ارتفاع الدخل الفردي في أرجاء أفريقيا. |