Ama bir şekilde arka koltukta oturan 6 yaşındaki çocuğa bir şey olmadı. | Open Subtitles | وبطريقة ما يتم إنقاذ الطفل ذي الست سنوات الذي كان في المقعد الخلفي |
Onunsa elindeki tek şey, bagajındaki resimleri ve arka koltukta oturan kızıydı. | Open Subtitles | كان كُل ما لديها هي لوحاتها في صندوق السيارة، وابنتها في المقعد الخلفي. |
arka koltukta oturan bu adam var. | Open Subtitles | كان هناك هذا المتأنق يجلس في المقعد الخلفي |
Eve dönüyorduk, arka koltukta oturan ogluma döndügümde, ...siyah bir Escalade'nin bizi takip ettigini farkettim. | Open Subtitles | كنا في طريقنا إلى المنزل بالسيارة فالتفتُ إلى ابني في المقعد الخلفي وعندها لاحظتُ سيارة (إسكاليد) سوداء تتعقبنا |