Aksi halde, arkanızdaki asansörle burayı terk edin. | Open Subtitles | وإلا فإن المخرج من هنا خلفكم عبر المصعد. |
Komşunuz, sokakta yanınızdan geçen adam ya da sırada arkanızdaki adam olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون جاركم يمكن أن يكون الرجل الذي مررتم بجانبهِ للتو في الشارع أو الرجل الذي خلفكم في طابور التسوق |
arkanızdaki evde. | Open Subtitles | تماماً .. يحدث في ذلك المبنى الذي خلفكم |
arkanızdaki binanın terası görünmüyor. Ben orada olurdum. | Open Subtitles | المبنى الشاهق خلفكما يُطلّ على السطح هناكَ حيث سأكون |
Evet, bir adı var. arkanızdaki formda yazıyor. | Open Subtitles | نعم لديها اسم، انه في الاستمارة التي خلفك |
Koç White'ın dediği gibi, hepsi arkanızdaki duvarda asılı. | Open Subtitles | كماقالالمدرب"وايت " إنهم على الحائط هناك خلفكم |
Koç White'ın dediği gibi, hepsi arkanızdaki duvarda asılı. | Open Subtitles | كماقالالمدرب"وايت " إنهم على الحائط هناك خلفكم |
Asla arkanıza bakmayın çünkü arkanızdaki çocuk bunu görürse zayıf olduğunuzu anlar ve sizi ezip geçer." derdi. | Open Subtitles | "أبدا لا تنظروا للخلف, لأن الصبي الواقف خلفكم إذا شاهد ذلك" "فسيعلم أنكم ضعفاء، وسوف يقوم باسقاطكم." |
Bir an için düşünmenizi istiyorum arkanızdaki dikkati dağınık gencin sizin fren yaptığınızı bilmesini gerçekten de istemez miydiniz aniden durmak üzere olduğunuzu bilmesini. | TED | أريد منكم أن تأخذو بعين الاعتبار للحظة اذا كنتم حقا" لا تريدون تشتيت انتباه مراهق يقود خلفكم لمعرفة أنكم تستعملون المكابح و أنكم تقومون بتوقف كامل |
arkanızdaki kutuda numaralar var. | Open Subtitles | خلفكم صندوق يحتوى على ارقام |
arkanızdaki kişiye bakın. | Open Subtitles | إنظروا إلى الشخص خلفكم |
arkanızdaki evde yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش فى المنزل الذى خلفكم |
Yardıma ihtiyacınız olursa sadece arkanızdaki duvardaki kırmızı tuşa basın. | Open Subtitles | ولو احتجتما أيّ مُساعدة، فأضغطا على الزر الأحمر على الجدار خلفكما. |
Buluşma yerimiz değişti. arkanızdaki baronet istasyonuna gidin. | Open Subtitles | "تغير مكان الاجتماع اذهبي لمحطة التوقف التي خلفك" |