Senin yaşlı bir kadın gibi giyindiğin benim de seni çöpe attığım ilk günü asla unutamayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى أول مرة ارتديت زي امرأة عجوزة وأنا دفعتك في القمامة |
O çocuğu asla unutamayacağım. Muhteşem bir adı vardı. Gus. | Open Subtitles | لن أنسى ذلك الرّجل كان له إسمٌ عظيم، "غاس" |
Ama bir herif vardı ki asla unutamayacağım bir orospu çocuğuydu. | Open Subtitles | لكن كان هناك رجل وحيد ذلك الوغد الذي لن أنساه أبداً |
Genç olanını asla unutamayacağım. | Open Subtitles | واحد في جلد الغزال الأبيض أنا لن أنساه أبدا. |
Bu korkunç günlerin gerilimini asla unutamayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أنسي التوتر الساحق لتلك الأيام الشديدة |
O an, benim anımdı, asla unutamayacağım an. | Open Subtitles | تلك كانت لحظتي التي لا يمكنني نسيانها |
Sana söylemem gerek, ...asla unutamayacağım bir gece yaşattın bana. | Open Subtitles | يجبُ أن أخبرك، لقد منحتني ليلةً لن أنساها أبداً. |
Beni güzelce patakladıktan sonra tepemde dikildi ve asla unutamayacağım bir şey söyledi. | Open Subtitles | وبعد ما قام بضربي وتوبيخي, وقف امامي وقال شيئاً لن انساه مُطلقاً. |
O korkunç yüzü asla unutamayacağım! Asla! | Open Subtitles | أنا لن أنسى ذلك الوجه المروع, أبدا |
Ve burada asla unutamayacağım şeyler gördüm. | Open Subtitles | ولقد رأيت أشياء هنا لن أنسى أبدا. |
Tanrım, karısının yüzündeki ifadeyi asla unutamayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى النظرةَ على وجه زوجتهِ ما حييت... |
Yüzündeki ifadeyi asla unutamayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى النظرة على وجهه ابداً. |
Bu büyüleyici geceyi asla unutamayacağım. | Open Subtitles | لن أنسى هذه الليله الخيالية |
13 Ekim 2012, asla unutamayacağım bir gündü. | TED | كان الثالث عشر من أكتوبر عام 2012 يوماً لن أنساه أبداً. |
Yönetmem istenen ve maalesef asla unutamayacağım ilk düğünlerden biriydi. | Open Subtitles | لقد كانت إحدى أوائل الزفاف التي طلب منّي ترأسها زفافاً حزيناً لن أنساه أبداً |
Primatların çok sosyal hayvanlar olduğunu biliyorum, ...ama bu cömert davranışı görmek asla unutamayacağım bir şey. | Open Subtitles | أعرف أن الرئيسيات حيوانات اجتماعية جداً، لكن رؤية هذا التصرف السخي كان أمراً لن أنساه أبداً. |
Tüm hayatım asla unutamayacağım o gün de değişti. | Open Subtitles | وقد غـَيَّرَتْ فعلا جميع حياتي كان يوما لن أنساه أبدا |
asla unutamayacağım bir şeydi. | Open Subtitles | وهو أمر لن أنساه أبدا. |
O an, benim anımdı, asla unutamayacağım an. | Open Subtitles | تلك كانت لحظتي التي لا يمكنني نسيانها |
Bana asla unutamayacağım şeyler yaptılar. | Open Subtitles | .. لقد فعلوا بي أشياءاً لن أنساها أبداً |
Ama sonra asla unutamayacağım bir şey öğrendim. | Open Subtitles | لكن بعدها تعلمت شيء لن انساه |