atmosferde çok fazla ekstra enerji var, çok fazla ekstra su buharı var. | TED | هناك الكثيرمن الطاقة الزائدة في الغلاف الجوي. وهناك الكثير من بخار الماء الزائد. |
Bu bulutlar bu devasa örslerin üzerinde atmosferde 10 mile kadar yükselebiliyorlar. | TED | تنتشر هذه السحب بأعلى بطريقة هائلة وشكل يشبه السندان ممتدة ً لمسافة 10 أميال أعلى الغلاف الجوي |
Afallamıştım. Ama sonradan bu konuyu işleyen bir çok araştırmanın önceden yayınlanmış... ...olduğunu buldum çünkü bu olay zaten atmosferde doğal olarak gerçekleşmekte. | TED | ولكن بعد ذلك إكتشفت أن هناك الكثير من الابحاث التي نشرت بالفعل وتناولته بإسهاب لحدوثه في الغلاف الجوي الطبيعي |
Öncelikle, sera gazları bir kere salındıktan sonra on yıllarca atmosferde kalıyorlar. | TED | أولاً، لأنه حالما تنبعثُ غازات الاحتباس الإحتراري، فإنها تبقى في الجو لعدة عقود. |
Basınç değişimleri yüzey rüzgârı yaratır, bu da nemin atmosferde hareket etmesini sağlar. | TED | وتخلق التدرجات في الضغط رياحًا سطحية، والتي بدورها تثير الرطوبة في الجو. |
Hadi uçurtma uçuralım Çıksın yükseklere Süzülsün atmosferde | Open Subtitles | دعونا نطيّر طائرة ورقية لتحلق عاليًا في الجوّ |
Keck işe dahil olunca atmosferde görüntüyü bozabilecek en ufak bir değişim dahi bir lazer demeti ile tespit edilmeye başlandı. | Open Subtitles | فيما انتقل تلسكوب (كيك) إلى العمل رصد شعاع لايزر اضطرابات بسيطة في الغلاف الجويّ من شأنها تشويش الصورة |
Gezegende hiç hayat yoktu, atmosferde hiç oksijen yoktu. | TED | لم تكن هناك حياة على الكوكب، ولم يكن هناك أكسجين في الغلاف الجوي. |
Buradaki iki parça tamamen erir, onları atarız ve atmosferde yanarlar. | TED | هذان الجزآن هنا يذوبان في الواقع، نحن نتخلص منهما ويحترقان في الغلاف الجوي. |
Tabi, bir de bunlardan oluşan atmosferde biriken karbondioksit sözkonusu. | TED | ثم، بالطبع هناك ثاني أوكسيد الكربون من هذه المواد الذي سينتهي في الغلاف الجوي. |
Mekik heyecan verici yerlere giderken destek roketleri atmosferde kül olup okyanusun dibini boyluyordu. | Open Subtitles | الصاروخ يذهب إلى أماكن مثيرة بينما الدوافع تحترق في الغلاف الجوي ثم تغرق في المحيط |
Üst atmosferde bulunan bir nükleer güç. | Open Subtitles | يتم وضع جهاز نووي في الغلاف الجوي العلوي |
Büyük olasılıkla okyanusa düşecek ya da atmosferde yanacak. | Open Subtitles | على الأغلب سيتحطم في المحيط أو يحترق في الغلاف الجوي |
Eğer o atmosferde geri zıplamak yerine çarpsaydı... | Open Subtitles | اذا كان نجما بدلا من الاحتراق في الغلاف الجوي.. |
atmosferde küçük ölçüde metanol buharı vardır, ama atmosferdeki metanol güneş ışığıyla kolayca oksitlenir. | Open Subtitles | هناك أثار صغيرة له في الجو لكن الميثانول الجوي يتأكسد بسهولة مع أشعة الشمس |
Çarpma soğurulur, büyük bir delik açılır ama eğer meteor atmosferde patlarsa işte bu çok talihsiz bir durum olur. | Open Subtitles | ويتم استيعاب الارتطام وينتهي الأمر بحفرة كبيرة، ولكن إن انفجر النيزك في الجو.. فهذا مؤسف.. |
Durum buysa gemiyi yörüngenin dışına çıkartıp atmosferde yakmaya yetecek kadar yakıtım var. | Open Subtitles | إن كان كذلك فلدي ما يكفي من وقود للخروج من المدار والإحتراق في الجو |
Hazar daha önce hiç böyle çoşkulu bir atmosferde deveye binmedi. | Open Subtitles | و لم يركب هزار الجمل من قبل في مثل هذا الجو الحماسي |
Böylesine yüksek kafein seviyesine sahip bir atmosferde Halley ve Hooke, derin bir gizemi tartışmak için Christopher Wren'le buluştu. | Open Subtitles | في هذا الجو العالي الكافايين إلتقى هالي وهوك بـ كريستوفر رين لمناقشة أمر غامض جداً |
40 saniye sonra atmosferde olacak. | Open Subtitles | سيدخل الجوّ خلال 40 ثانية |
-Bettie, sensötlere göre, atmosferde yanıcı var. Ne kadar kötü? | Open Subtitles | تلتقط حساساتي جواً قابلاً للاشتعال, ما مدى سوئه؟ |