Bu hoş kızlardan hangisi süper atomik tacın sahibi olacak? | Open Subtitles | أي من هذه النساء الجميلات ستحصل على التاج الذري ؟ |
Diğer ucundan da ben vurursam, atomik hareketi iki katına çıkartırız. | Open Subtitles | ربما إن تمكننا من تغظية الجانب الآخر ونبقي الفعل الذري بالارتداد |
Böylece atomik saat sayesinde, zamanı saniyenin milyarda biri hassasiyetle, ve uydudan olan mesafeyi de çok hassas bir şekilde belirleyebiliyoruz. | TED | لذلك شكرًا للساعة الذرية نقرأ الوقت بدقّة تصل إلى واحد في المليار من الثانية وقياس مسافة دقيق جدًا من ذلك القمر |
Ve Higgs alanı, ultra-yoğun Higgs halindeyken, bugünkünden sadece birkaç kez değil, milyarlarca kez daha yoğun, ve eğer uzay-zaman bu Higgs hali ile dolu olsaydı, tüm atomik madde çökerdi. | TED | و مجال هيقز, في حالة هيقز فائقة الكثافة, ليس فقط عدة مرات أكثر شدة عن اليوم, بي مليارات المرات, واذا كان الزمكان مليئا بحالة هيقز هذه, كل المواد الذرية سوف تنهار. |
Cevap başınızın 19,312 km üstünde kuantum mekaniği ile çalışan bir atomik saatin atışlarıyla zamanı belirleyen bir uydudadır. | TED | يكمن الجواب على بعد 12000 ميل فوق رؤوسكم داخل قمر صناعي يحافظ على الوقت على وقع ساعة ذرية مدعومة بميكانيكا الكم |
Ama atomik Sekiz aynı masada yemek yemeden önce, sıra bizim. | Open Subtitles | لكن قبل أن تقوم الدول الثمان النووية تسوية خلافتها، يأتي دورنا. |
Bu taşlar atomik ışınlara maruz kalıyorlar. O yüzden parlıyorlar ya! | Open Subtitles | لقد تعرضت هذه الصخور للإشعاع الذري ، لذلك هي مشعة |
Yolu yok, atomik ağız. Gilligan onun adamıydı. | Open Subtitles | لا يمكن الفم الذري لكن جيليجان كان صديقها الرئيسي |
atomik yapıyı dağıtan yüksek frekans titreşimleri başka bir katının duvardan geçmesini sağlamış. | Open Subtitles | وثيرة عالية من الإهتزازات قامت بتعطيل هيكله الذري مما سمحت لقطعة صلبة أخرى بالمرور من خلاله |
Tıpkı suyun tülbent bezinin içinden geçmesi gibi. Hücrelerimizin atomik seviyede ayrışması gerekiyor. | Open Subtitles | يجب على خلايانا أن تتجزّأ على المستوى الذري. |
Nanoteknoloji, materyalleri atomik ölçüde işlemeyi mümkün kılıyor. | Open Subtitles | تقنية النانو الان مسألة يمكن تداولها على المقياس الذري والجزيئي |
atomik ölçekten bahsediyorum. | Open Subtitles | ونصغر بشكل أكثر حتى نصل الى المستوى الذري |
Ayrıca çok küçük atomik enerji değişimlerini ölçmeyi gerektiren atom ve atom-altı parçacık bilimi çalışmalarında da kullanılırlar. | TED | وهي أيضاً مفيدة لدراسة الظواهر الذرية وما دون الذرية. مما يتطلب قياس تقلبات غاية في الدقة في الطاقة الذرية. |
atomik saatler kuantum fiziği sayesinde çalışır. | TED | تعمل الساعة الذرية بسبب الفيزياء الكمية |
Bunun yerine, atomik enerji belirli seviye gruplarıyla sınırlandırılmıştır. | TED | بل تتقيّد الطاقة الذرية في مجموعة دقيقة من المستويات |
Quarklar, şu pembe şeyler, bedeninizdeki atomik çekirdeği oluşturan proton ve nötronları meydana getiren şeyler. | TED | الكواركات، هذه الأشياء الوردية، هي الأشياء التي تشكل البروتونات والنيوترونات التي تشكل الأنوية الذرية في جسمك. |
Şimdi, eğer kuantum atomik arabanız olsaydı, doğrusal şekilde ivmelenemezdiniz. | TED | ولكن لو كنت تملك سيارة ذرية كمومية فأنت لن تسرع وفق خطّ مستقيم |
Yine de, teknik olarak, her yığının atomik olduğunu tartışabilirim. | TED | لكني استطيع ان اجادل في ذلك , تقنيا كل بطارية من البطاريات هي ذرية |
Öyle harikulade bir bilim seviyesine hükmediyoruz ki, ...atomik güç üzerindeki eski Amerikan ve Rus kontrolü göze hastalıklı gelecek. | Open Subtitles | نحن نتقن العلوم جيدًا مما يجعل تحكّم أمريكا وروسيا القديم بالقوة النووية يبدو مثيرًا للشفقة |
Işık bir cisme vurunca , onun atomik yapısı ne gördüğümüze anlamamızı sağlar, yarısaydam mermer, temiz su... ya da yeşil yapraklar. | Open Subtitles | عندما يضرب الضوء هدف ما فإن تركيبته الذرّية هي التي تحدد ما نراه سواء كان ذلك من الرخام الشفاف |
atomik seviyedeki herhangi bir şeyi anlamaya kalkıştığınızda, ancak sezgilerinizden uzak durabildiğiniz zaman kuantum mekaniğiyle ilerleme sağlayabilirsiniz. | Open Subtitles | اللحظة التى تريد أنت أن تفهم أى شىء فى المستوى الذرى غير حدسى كما هو |
Ama atomik seviyede bu mekanizmanın bilinen bir örneği yoktur. | Open Subtitles | بالرغم من أن في المستوى الذرّي, على ما يبدو ليس هناك مثال معروف لهذه الآلية. |
Gökadalar arası rotasında cephane yükleyici. Tüm gece 180 kg'lık atomik yükü taşıyabilir. | Open Subtitles | محمل ذخيرة بين المجرات يستطيع رفع وزن 400 رطل ذرى طوال نهار وليل |
Ve bu atomik seviyede saklambaç oynamaya benziyordu. | TED | وكان ذلك بمثابة لعبة الاستخفاء على مستوى ذري. |
Bitki ya da hayvan yaşamındaki atomik radyasyonun bir sonucu, ...değişik bir uzaylı organizma, bir türün evrim geçirmiş hali, bunların hepsi olabilir. | Open Subtitles | ... ربّمـا نتيجة إشعـاع ذرّي ... على الحيـاة النبـاتية أو الحيـاة الحيوانية ،بعض الكـائنـات الحيّـة الأجنبية المغتربة تتحول مِن نوعاً مـا |
Unobtaninium, fIuks kapasitörIe nükIeer reaksiyona girer. İkiyi taşıyınca, atomik "isotoner"i radyoaktif örümceğe dönüşür. | Open Subtitles | جسيمات التيتانيوم تخرج منها قوة نووية بقدرة - وتغيير قوتها في حالتها الايزمية ... |
Benim alanım atomun içinde küçük bir nokta olan atomik çekirdek. | TED | مجال اختصاصي هي نواة الذرة، وهي النقطة متناهية الصغر داخل الذرة. |
atomik Usta'ya yoldaşlık edip, S Sınıfı toplantısının bitmesini beklerken yıkım ve dehşetle karşılaşacakmışım meğer. | Open Subtitles | لقد رافقت سيدي اتوميك وكنت انتظر انتهاء اجتماع الأبطال إلا لأشاهد كل ذلك الدمار |