Aramamın sebebi ayarladığım teslimat hiç elime geçmedi. | Open Subtitles | السبب من وراء اتصالي... الشحنة التي رتبت لها لم تصلني أبداً |
Hayır. Benim ayarladığım buluşma bu değildi. | Open Subtitles | لا , هذا ليس الموعد الذي رتبت له |
Ve biletleri ben ayarladığım için ikimiz yan yana oturabiliriz. | Open Subtitles | و رتبت الأمر بحيث نجلس أنا و أنت سوية |
Tuğlayı ben ayarladım Marty, tıpkı bu toplantıyı ayarladığım gibi. | Open Subtitles | لقد رتبت إلقاء الطوبة، (مارتي) كما رتبت لهذا اللقاء هذا المساء |
Bunu ben ayarladım, böylece polis onun apartmanında olduğuna inanacak tıpkı, Abby'nin, şirketinden zimmetine para geçirdiğini öğrendiğini ve ona susması için para ödemediğin sürece sana şantaj yapacağına inandırmayı ayarladığım gibi. | Open Subtitles | أنت حجزت هذه الغرفة دبرت الأمر بحيث تصدق الشرطة بأنك ذهبت لشقتها (كما رتبت أن يصدقوا أن (آبي إكتشفت أنك تختلس أموال شركتك |