"ayrıcalıktır" - Traduction Turc en Arabe

    • إمتياز
        
    • امتياز
        
    • أمتياز
        
    • المناسبة العظيمة
        
    Kendimi reddetmem bir ayrıcalıktır çünkü Tanrı benim için farklı bir yol seçti. Open Subtitles إنه إمتياز يجب أن أحرمه على نفسى لأن الله إختار طريق أخر لى
    Size takdim edilmek, benim için çok büyük bir onur ve ayrıcalıktır. Open Subtitles ..يا له من إمتياز عظيم وشرف لي بأن أتقدم إليك
    Ama yaşlanmak, benim birliğimde bir ayrıcalıktır. Masumlar ölmesin diye canımızı veririz. Olay bu kadar basit. Open Subtitles لكن التقدم بالسن بفيلقي هو إمتياز بحد ذاته، إننا نموت حتى لا يموت الأبرياء، الأمر بسيط.
    - Özgürlük bir ayrıcalıktır, Bay Shore, hak değil. - Ayrıcalık mı? Open Subtitles الحرية امتياز , سيد شور , وليست حق امتياز
    - Özgürlük bir ayrıcalıktır, Bay Shore, hak değil. - Bir ayrıcalık? Open Subtitles الحرية امتياز يا سيد ,شور وليست حق امتياز
    Gizlilik sağ bir ayrıcalıktır değildir. Open Subtitles الخصوصية ليست حق، بل أنها أمتياز.
    TV'de olmak hak değil, ayrıcalıktır. Open Subtitles كونك على شاشة التلفزيون هو إمتياز وليس حقاً
    O gün var olmayan sevgi ve özeni ona göstermek için,.... ...bu kurbana hizmet edebilmek bir ayrıcalıktır. Open Subtitles إمتياز لي الخدمة لهذه الضحية أن الحب والرعاية كان غائب ذلك اليوم
    Aksine, size hizmet etmek özel bir ayrıcalıktır alçak başkanım. Open Subtitles بالعكس، أَجِدُه a إمتياز نادر لخِدْمَة أوطأه الملكيِ.
    Her gerçek şövalyenin vazifesi hizmettir hayır, bir ayrıcalıktır. Open Subtitles المهمة؟ ...مهمة كل فارس حقيقي هي الواجب لا، هو إمتياز
    Aksine, size hizmet etmek özel bir ayrıcalıktır alçak başkanım. Open Subtitles بالعكس، أَجِدُه a إمتياز نادر لخِدْمَة أوطأه الملكيِ.
    - Yalnız kalabilmek ayrıcalıktır, Anna. - Kapım nerede, Anne? Open Subtitles السرية إمتياز أين بابُي يا أمّي؟
    Bir ayrıcalıktır, ve bunu kazanmalısın. Open Subtitles إنه إمتياز ويجب ان تستحقه بمجهودك
    Bu bir sorun değil ayrıcalıktır. Open Subtitles هذه ليست مشكلة. إنه إمتياز. استغله.
    Amy Winehouse sahneye çıktığında Nelson Mandela'nın yanında oturuyordum, ki büyük bir ayrıcalıktır, ve şarkıcının görünümüne şaşıran Nelson Mandela'ya durumu anlatmaya çalışıyordum, tam o sırada Amy Winehouse, TED كنت أجلس بجانب نلسون مانديلا-- كنت صاحب إمتياز للجلوس بجانبه-- وعندما جاءت آمي واينهاوس الى المسرح وكان نلسون مانديلا مستغرباً جداً لظهور المغني كنت أشرح له في ذلك الوقت من تكون هي.
    Ben bu sorumluluğu kabul ediyorum, ona sarılmak benim için bir ayrıcalıktır. Open Subtitles أنني أتحمل هذه المسئوليه و أنها امتياز اختصاني الله به
    Deirdre, mekânımda sigara içebilmek büyük bir ayrıcalıktır. Open Subtitles ديدرا, التدخين امتياز عظيم فى عيادتى
    Fakat unutmayın ki bunu izlemek bile bir ayrıcalıktır. Open Subtitles ولكن تذكروا انه المشاهدة وحدها امتياز
    Araba bir ayrıcalıktır. Open Subtitles إنَّ السيارة امتياز
    İnkâr, zenginlere mahsus bir ayrıcalıktır. Open Subtitles الأنكار هو أمتياز آخر للثراء.
    Hiçbir şeye uzanmayın veliaht eşine bir şey vermek ayrıcalıktır. Open Subtitles ...و يجب أن لا تمدي يدكِ الى أي شيء لأن عملية حمل الملابس للـ(دوفينة) هي أمتياز رفيع
    - ...bir ayrıcalıktır. Open Subtitles ... في هذه المناسبة العظيمة ...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus