Kendimi reddetmem bir ayrıcalıktır çünkü Tanrı benim için farklı bir yol seçti. | Open Subtitles | إنه إمتياز يجب أن أحرمه على نفسى لأن الله إختار طريق أخر لى |
Size takdim edilmek, benim için çok büyük bir onur ve ayrıcalıktır. | Open Subtitles | ..يا له من إمتياز عظيم وشرف لي بأن أتقدم إليك |
Ama yaşlanmak, benim birliğimde bir ayrıcalıktır. Masumlar ölmesin diye canımızı veririz. Olay bu kadar basit. | Open Subtitles | لكن التقدم بالسن بفيلقي هو إمتياز بحد ذاته، إننا نموت حتى لا يموت الأبرياء، الأمر بسيط. |
- Özgürlük bir ayrıcalıktır, Bay Shore, hak değil. - Ayrıcalık mı? | Open Subtitles | الحرية امتياز , سيد شور , وليست حق امتياز |
- Özgürlük bir ayrıcalıktır, Bay Shore, hak değil. - Bir ayrıcalık? | Open Subtitles | الحرية امتياز يا سيد ,شور وليست حق امتياز |
Gizlilik sağ bir ayrıcalıktır değildir. | Open Subtitles | الخصوصية ليست حق، بل أنها أمتياز. |
TV'de olmak hak değil, ayrıcalıktır. | Open Subtitles | كونك على شاشة التلفزيون هو إمتياز وليس حقاً |
O gün var olmayan sevgi ve özeni ona göstermek için,.... ...bu kurbana hizmet edebilmek bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | إمتياز لي الخدمة لهذه الضحية أن الحب والرعاية كان غائب ذلك اليوم |
Aksine, size hizmet etmek özel bir ayrıcalıktır alçak başkanım. | Open Subtitles | بالعكس، أَجِدُه a إمتياز نادر لخِدْمَة أوطأه الملكيِ. |
Her gerçek şövalyenin vazifesi hizmettir hayır, bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | المهمة؟ ...مهمة كل فارس حقيقي هي الواجب لا، هو إمتياز |
Aksine, size hizmet etmek özel bir ayrıcalıktır alçak başkanım. | Open Subtitles | بالعكس، أَجِدُه a إمتياز نادر لخِدْمَة أوطأه الملكيِ. |
- Yalnız kalabilmek ayrıcalıktır, Anna. - Kapım nerede, Anne? | Open Subtitles | السرية إمتياز أين بابُي يا أمّي؟ |
Bir ayrıcalıktır, ve bunu kazanmalısın. | Open Subtitles | إنه إمتياز ويجب ان تستحقه بمجهودك |
Bu bir sorun değil ayrıcalıktır. | Open Subtitles | هذه ليست مشكلة. إنه إمتياز. استغله. |
Amy Winehouse sahneye çıktığında Nelson Mandela'nın yanında oturuyordum, ki büyük bir ayrıcalıktır, ve şarkıcının görünümüne şaşıran Nelson Mandela'ya durumu anlatmaya çalışıyordum, tam o sırada Amy Winehouse, | TED | كنت أجلس بجانب نلسون مانديلا-- كنت صاحب إمتياز للجلوس بجانبه-- وعندما جاءت آمي واينهاوس الى المسرح وكان نلسون مانديلا مستغرباً جداً لظهور المغني كنت أشرح له في ذلك الوقت من تكون هي. |
Ben bu sorumluluğu kabul ediyorum, ona sarılmak benim için bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | أنني أتحمل هذه المسئوليه و أنها امتياز اختصاني الله به |
Deirdre, mekânımda sigara içebilmek büyük bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | ديدرا, التدخين امتياز عظيم فى عيادتى |
Fakat unutmayın ki bunu izlemek bile bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | ولكن تذكروا انه المشاهدة وحدها امتياز |
Araba bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | إنَّ السيارة امتياز |
İnkâr, zenginlere mahsus bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | الأنكار هو أمتياز آخر للثراء. |
Hiçbir şeye uzanmayın veliaht eşine bir şey vermek ayrıcalıktır. | Open Subtitles | ...و يجب أن لا تمدي يدكِ الى أي شيء لأن عملية حمل الملابس للـ(دوفينة) هي أمتياز رفيع |
- ...bir ayrıcalıktır. | Open Subtitles | ... في هذه المناسبة العظيمة ... |