Mahkemenin cinsiyet ayrımcılığı ya da ırk ayrımcılığını gördüğü çerçeve tek taraflıydı ve çarpıtılmıştı. | TED | الإطار الذي كانت تعتمد عليه المحكمة التمييز بين الجنسين أو التمييز العنصري كان متحيزًا ومشوّهًا. |
Hemen cinsiyet ayrımcılığını yasa dışı hâle getiren bir yasa tasarısı önerdi ve şehirde esaslı temizlik ve düzenleme başlattı. | TED | قدم على الفور مشروع قانون يحظر التمييز على أساس الميول الجنسي وأطلق عملية تنظيف كبرى للمدينة. |
Demokratlar, ırk ayrımcılığını destekliyor. | Open Subtitles | الديمقراطيون يصوتون لأجل التمييز العنصري |
Demokratlar, ırk ayrımcılığını destekliyor. | Open Subtitles | الديمقراطيون يصوتون لأجل التمييز العنصري |
Fakat elbette ne Afrikalı Amerikalı erkeklerin ne de beyaz kadınların yaşadıkları ayrımcılığı anlatmak için ırk ve cinsiyet ayrımcılığını birleştirmeye ihtiyacı olmamıştır. | TED | ولكن بالطبع لا الرجال الأمريكيون من أصل إفريقي ولا النساء البيضاء يحتاجون للشكوى من التمييز حسب العرق والنوع الاجتماعي للتحدث عن التمييز الذي يعانون منه. |
Kongre üyesi Sharp cinsiyet ayrımcılığını gündeme getirmişti. | Open Subtitles | ذكرت عضوة الكونغرس (شارب) قضية التمييز بين الجنسين قبل قليل |