Tongların tamamen Çinli olmayan birine güvenmeleri az rastlanır bir durumdur. | Open Subtitles | نادر ما يأتمن الملقط أى واحد غير صينى بالكامل |
Sen az rastlanır birisin, lekesiz ve sadık. Bana katılacak mısın? | Open Subtitles | وأنت دروو ، رجل نادر غير ملوث حقيقة , هل تنضم لى , أريدك ؟ |
Güvenlik sistemini kırıyor ve çökertiyor. Bu tarz bir katile az rastlanır. | Open Subtitles | لقد أقتحم ودمر انظمة الامن هذا النوع من القتلة نادر |
- Bu az rastlanır bir suç ortaklığı. | Open Subtitles | ذلك أمر مهم ذلك نادر في الشراكة الاجرامية |
Böyle bir muhitte, biri tarafından kaçırılma olasılığına az rastlanır. | Open Subtitles | إحتمال اختطاف من قبل غريب في حي كهذا نادر |
Amca! Bugünlerde az rastlanır bir onur bu. | Open Subtitles | عمى , هذا شرف عظيم نادر هذه الأيام. |
Kesin bağlılık modern zamanda az rastlanır bir durum. | Open Subtitles | الاخلاص المطلق نادر في الوقت الحاضر |
Açıklanamaz ve çok az rastlanır, ama yine de olur. | Open Subtitles | , لا يمكن تفسير ذلك , و الأمر نادر لكنه يحدث . . |
Kalp kası kanseri. Çok az rastlanır, değil mi? | Open Subtitles | سرطان القلب، نادر جداً أليس كذلك |
Evet, normal bir kıza az rastlanır. | Open Subtitles | نعم، فتاة عادية ، ذلك نادر |
Buz ve tarihin az rastlanır balesi. | Open Subtitles | بالية نادر بين الثلج والتاريخ |
az rastlanır bir akciğer kanseri. | Open Subtitles | إنه نوع نادر من سرطان الرئة... |
Dün gece aramızda olanlar az rastlanır, Robert, biliyor musun? | Open Subtitles | ما حدث بيننا ليلة البارحة أمر نادر (روبرت), أتعلم؟ |
Evet, öyle, çok az rastlanır. | Open Subtitles | أجل , هذا نادر |