böbürlenmek için söylediğini sanmıyorum. Sıradan bir şekilde söylemişti. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه قد قصد التفاخر بذلك لقد تحدث عنها بهدوء تام |
böbürlenmek istemem ama evrendeki en harika 2 çocuk benimkiler. | Open Subtitles | لا اريد التفاخر, لكن لديَّ طفلين من أروع الأطفال على الكوكب. |
böbürlenmek istemem ama, Noel akşamı saat 9'da evdeydim. | Open Subtitles | لا أتفاخر ولكن في ليلة رأس السنه كنت في المنزل بحلول التاسعه |
böbürlenmek falan istemem ama, ben bir kodlama dâhisiyim. | Open Subtitles | لا أتفاخر أو شئ كهذا ولكنى سيدة علم موهوبة فى التشفير |
Bununla böbürlenmek istemiyorum ancak seni fazlasıyla uyarmıştım. | Open Subtitles | لا أقصد الشماتة ، لكنني أخبرتك بذلك جيداً |
böbürlenmek istemem ama benim de bu sebepten hiç arkadaşım yoktu. | Open Subtitles | لا أريد التباهي , لكن لهذا السبب لم يكن لدي أصدقاء |
Ben de böbürlenmek istemem ama, bu kulüpteki herkes... benim içkilerimden içiyor. | Open Subtitles | حسناً، لا أقصد التفاخر أيضاً، ولكنجميعمن في هذاالملهى.. يشربون إحدى مشروباتي |
Şimdi böbürlenmek istemem ama ben de bebek tutarken pek de kötü durmam. | Open Subtitles | ألان ليس وقت التفاخر لكنى لا أعتقد أنى أبدو مُهترئ جدا عندما أحمل أطفالا |
Yani, böbürlenmek istemem ama gerçekten cesurcaydı. Tamam, tamam. | Open Subtitles | لقاء بطولتك اعني انني لست من يحب التفاخر |
Niyetim böbürlenmek falan değil fakat virüsten sonra liderlik koltuğunda büyük bir boşluk oldu. | Open Subtitles | حسنا , أعني لا أريد التفاخر أو ما شابه لكن بعد الفايروس , كان هناك فراغ كبير في القيادة , فتقدمت أنا |
böbürlenmek istemem ama dün akşam Donkey Kong'da en yüksek skorunu tamamen ezip geçtim. | Open Subtitles | لا أقصدُ التفاخر لكني سحقتُ مجموعكَ كُلياً في لعبةِ الحمار كونغ الليلة الماضية |
Bak, böbürlenmek istemem ama oldukça iyi bir öğretmenimdir. | Open Subtitles | انظري انا لا اريد التفاخر ولكنى .. حقا مدرب بارع |
Eşcinsel değilim, bu da eşcinsel olmayanların oylarını getirir ve böbürlenmek gibi olmasın ama taklitlerim her zaman çok komiktir. | Open Subtitles | وذلك سيساعد في أمر عدم التصويت للمثَليّْ الميول، وكما تعلم، لا أريد أن أتفاخر... إنطباعاتي مضحكة |
Lily, bırak işte. böbürlenmek istememiştim fakat itiraf etmenin zamanı geldi galiba. | Open Subtitles | "ليلي" إنسي الأمر ، لم ارد أن أتفاخر لكن أعتقد أنه حان الوقت للإعتراف |
Yani. böbürlenmek istemem ama, siz sordunuz. | Open Subtitles | -أنا لا أقصد أن أتفاخر لكن أنتى تسألى |
Tamam, böbürlenmek gibi olsun. | Open Subtitles | حسناً, أريد أن أتفاخر |
böbürlenmek gibi olmasın ama Donna... | Open Subtitles | ..الآن (دونا) أنا لا أتفاخر لكن |
O kelimeyi duymayı ne kadar sevsem de, şu an böbürlenmek küçük bir köpeği tekmelemekten farklı olmazdı. | Open Subtitles | برغم عشقي لسماع هذا الرد عادة فإن الشماتة الآن ستكون أشبه بالتنمّر على مهيض. |
Bu sabah. Beni neşelendirmek, böbürlenmek istemiş. | Open Subtitles | صباحًا، أراد أن يبهجني وأراد الشماتة |
- böbürlenmek mi yani? | Open Subtitles | أتقصد الشماتة فيّ؟ |
Bu anket yalnızca doğru olduğu için değil, hanımlara çok önemli bir iş yaptırdığı için başarılıydı -- içten içe böbürlenmek. | TED | فكان الاختبار ناجحًا ليس لأنه كان دقيقًا، ولكن لأنه سمح لهؤلاء النساء للقيام بأمر مهم للغاية، التباهي المتواضع. |
böbürlenmek istemiyorum ama sidik yarışına girdik ve sanırım kimin daha iyi nişancı olduğunu ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | لا أريد التباهي , لكني تنافست معها في القدرة على التحمل و اظننا نعلم من يملك قدرة تصويب أفضل هذه الأيام |