"büyük bir şeyi" - Traduction Turc en Arabe

• شيئا كبيرا
• شيء أكبر
• شيء كبير
• بشيء كبير

Çok büyük bir şeyi saklıyoruz.
مجرد دعوة سكوت. كنا تحجم شيئا كبيرا حقا.

Sanki büyük bir şeyi kaçırıyormuşum gibi hissediyorum.
أشعر وكأنني في عداد المفقودين شيئا كبيرا حقا.

Bu cinayet daha büyük bir şeyi örtbas ediyor bence.
بدأت اشعر بأن هذه الجريمة هي تغطية عن شيء أكبر

Eğer daha büyük bir pille daha büyük bir şeyi yakarsak,
لو تمكّنا من صنع بطارية أكبر وتحويلها على شيء أكبر

Bu teorinin, bu tür sorulara verdiği yanıtlar açıkçası, saçma görünüyor, öyle ki, çok büyük bir şeyi gözden kaçırdığımızı düşünüyoruz.
أنواع الإجابات التي توفرها هذه النظرية على هذه الأسئلة تبدو محض سخف ذلك أننا نعتقد أننا نفتقد شيء كبير جدا جدا

ama fark ettim ki bu kadar büyük bir şeyi erkenden planlamaya başlamak kimseye zarar vermezdi.
ولكنني اكتشفتُ، لن يضر البدء في التخطيط من أجل شيء كبير جدًا، في مرحلة مبكرة جدًا.

Geçmişteki bu kadar büyük bir şeyi değiştirmek hepimizin yok olmasına neden olabilir.
تغيير الماضي بشيء كبير مثل هذا يمكن لهذا أن يدمرنا جميعا

Lavaboda büyük bir şeyi kestiğini görmüş.
رأت شيئا كبيرا مذبوحا عند المغسلة

büyük bir şeyi hedef aldığını biliyoruz.
نحن نعلم أنها تخطط ل تستهدف شيئا كبيرا.

Belki gelecekte bir başkası bir eğrilme bulacak ve insan gibi daha büyük bir şeyi içine sığdırabilecek.
لربَّما في المستقبلِ، شخص ما سيكتشف التواء جديد الذي سيسمح للثقب الدودي ان يدخل من خلاله شيء أكبر. مثل شخص.

50 misli daha büyük bir şeyi gizlemek için.
لصرف أنتباهنا عن شيء أكبر بـ خمسين مرة

Evlat, iki helikopter, evimden büyük bir şeyi çekmek üzere.
تستعد طوافتان لسحب شيء أكبر من منزلي

Bunu daha büyük bir şeyi saklamak için kullandın.
ولكنك اعترفت بذلك لتغطي على شيء أكبر

Bu ünite çok doldu, ve bendeki veriler büyük bir şeyi gösteriyor.
أَنا قلقُ. هو يُصبحُ مزدحم في هناك. كُلّ نقاط بياناتي الأخيرة إلى شيء كبير في الأفق.

Önceden sahip olduğumuz kadar büyük bir şeyi kovalamalıyız derim.
كل ما أقوله هو انه ينبغي علينا أن نسعى خلف شيء كبير كما كنا نملكه

Ve Güney Kutbu'nu geçecek ya da yürüyecek kişiler kendilerinden daha büyük bir şeyi deneyimleme fırsatına sahip kişilerdir.
شخصاً يمكنه الخروج، والعبور، والمشي إلى القطب الجنوبي شخصاً لديه فرصة لتجربة شيء كبير بنفسه

büyük bir şeyi havaya uçurdular sanki.
يبدو وكأنه شيء كبير أنفجر للتو