Büyük Adam'ın oyununda bir oyuncu olmam gerektiğini anlıyorum ama körü körüne inanıp, şüphelerimi bırakmaya hazır değilim. | Open Subtitles | أنا أدرك أنني من المفترض أن أكون طرفاً في التدبير الإلهي، ولكن... أنا لست مستعدة للتخلي عن حكمي المنطقي بهذه البساطة. |
Çünkü seni bırakmaya hazır değilim. | Open Subtitles | لأني لست مستعدة للتخلي عنك |
Belki bunu söylediğim için cehenneme gideceğim ama bunu bırakmaya hazır değilim. | Open Subtitles | ،ربما سأذهب للجحيم لقولي هذا لكنني لستُ مستعدًا للتخلي عنكِ |
Belki bunu söylediğim için cehenneme gideceğim ama bunu bırakmaya hazır değilim. | Open Subtitles | ،ربما سأذهب للجحيم لقولي هذا لكنني لستُ مستعدًا للتخلي عنكِ |
Bir prensin kişisel davranışlarına gelince, Machiavelli, dürüstlük veya cömertlik gibi erdemlerin görünümünü korumayı, ancak çıkarlarını tehdit ettiği anda bırakmaya hazır olmayı tavsiye eder. | TED | أما فيما يتعلق بالسلوك الشخصي للأمير، ينصح مكيافيلي بالحرص على التظاهر بمحاسن الاخلاق، مثل الصدق أو الكرم، ولكن على أن يبقى مستعدًا للتخلي عنها سرعان ما تُهَدد مصالحه. |