"bağışlanmayı" - Traduction Turc en Arabe

• المغفرة
• الغفران

ölmeyi beklemeye, yaşamayı beklemeye... hiç gelmeyecek bir bağışlanmayı beklemeye başladılar.
إنتظار الموت إنتظار الحياة إنتظار المغفرة التي لن تأتي أبداً

Dizlerinin üstüne çöküp, bağışlanmayı dileyerek ağlamış.
قطرات أسفل الركبه البدايات تبكي يطلب المغفرة.

Yalnızca gerçeğin açığa çıkması beraberinde bağışlanmayı getirebilir.
ولكن مع إبراز الحقيقة هناك أمل في الحصول على المغفرة

bağışlanmayı istiyorsan, bir rahibe git ya da fakirlere sadaka ver.
إذا كنت تريد الغفران إذهب لقس أو أعط صدقة للفقراء

Boktan bir iş ve boktan bir hayat yaptıkların için ihtiyacın olan bağışlanmayı sana getirecek mi?
بأن تحصل على وظيفة سيئة وحياة سيئة، يمنحوك الغفران الذى تريده، لما أقترفته؟

Ellerime bulaşan onca insanın kanı için tanrıya dua ediyor ve bağışlanmayı diliyorum.
أصلي لربي أطلب المغفرة عن كل الدماء التي سفكت

Kasap kestiği hayvanlardan bağışlanmayı istemez.
الجزار لا يبحث عن المغفرة من الحيوانات التي يذبحها

Tanrı'dan bağışlanmayı dile. Vaftiz edileceksin. Cennette sonsuz huzur bulacaksın.
اسأل (المولى) المغفرة وسأعمّدكَ، وستنعم بالمجد والسكينة الأبديّة في الجنّة

Bazı insanlar bağışlanmayı hak etmez.
بعض الناس لا يستحقون فقط المغفرة

bağışlanmayı dile.
و أطلبي المغفرة.

Lincoln'ün adına. bağışlanmayı bekleyenler bağışlanacaklar.
كل من يطلب المغفرة سيجدها

bağışlanmayı dilerim.
أطلب منه المغفرة

Ve tam şurada bağışlanmayı getiriyorum.
و اجلب لك المغفرة ها هنا

bağışlanmayı Bo Yong'dan istemelisin!
اطلب المغفرة من اختكِ بو يونج

bağışlanmayı ailemden iste.
إسأل عائلتي المغفرة

bağışlanmayı istemiyorum.
أنا لا أريد المغفرة الخاص بك.

bağışlanmayı dile.
اطلب المغفرة

Bazı insanlar bağışlanmayı hak etmez.
بعض النّاس لا يستحقّون الغفران.

bağışlanmayı benden isteme.
لا تطلب مني الغفران

Hepimiz bağışlanmayı hak ediyoruz, Bayan Roberts.
نحن جميعاً نستحق الغفران. سيدة (روبرتس).

Pişman olduğunu söyleyip, bağışlanmayı dilersen...
لو قلت أنك نادمة و تطلبين ... الغفران