bağımlı hale gelmedin, değil mi... ölmekte olan o dünyaya? | Open Subtitles | هل اصبحت مدمن يا كول ؟ الى ذلك العالم المتحضر |
Evet, çektiğin bir fırtta seni umutsuz bir bağımlı yapıyor. | Open Subtitles | نعم ، فقط إستنشاق واحد و يجعلك مدمن ميؤوس منه |
Bu okul krize bağımlı olduğu için aşırı tepki veriyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم تبالغون بردة فعلكم لأن هذه المدرسة مدمنة على الأزمات |
Polis adamın paraya ihtiyacı olan bir bağımlı olduğunu iddia ediyor. Bu saçmalık. | Open Subtitles | لأن الشرطة صرحت بأن الرجل كان مدمناً ويحتاج للمال لشرائها |
Şu soruyu sorduk: bağımlı beyni tekrar programlayarak bağımlı hayvanın bağımlılıktan kurtulmasını sağlayabilir miyiz? | TED | لقد طرحنا سؤالًا: هل يمكننا برمجة العقل المدمن لنجعل ذلك الحيوان غير مدمن بعد ذلك؟ |
Birleşik Devletler'de bağımlı insanlara bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece. | TED | ما لم نغير وجهة نظر الناس تجاه الإدمان في الولايات المتحدة. |
Bu benekli foklar da tüm hayatlarını buzun içinde ve buza bağımlı geçiriyorlar. | TED | انها فقم تعيش و تعتمد كل حياتها على الجليد وهي مرتبطة به ارتباط تام |
Sen böyle berbat bir işte nasıl çalışıyorsun? Mahkum veya bağımlı falan mısın? | Open Subtitles | كيف حصلت على مثل تلك الوظيفة الحقيرة هل أنت مجرم أو مدمن مخدرات؟ |
bağımlı olsa da olmasa da, acısını gerçekmiş gibi tedavi etmelisin. Neden? | Open Subtitles | مدمن أو لا , عليك أن تعاملل ألمه كما لو كان حقيقياً |
Kardeşin bir bağımlı ve 100 milyon insan kendini öldürmeye çalıştığını öğrendi. | Open Subtitles | ولا ينتبه أحد أخيك مدمن ومئة مليون شخص إكتشف انه حاول الإنتحار |
Ama bir bağımlı çok iyi biliyordur. | Open Subtitles | ولكنّ مدمن المخدرات لديه فكرةٌ جيدة عن ذلك |
Rehabilitasyona gelmeye bağımlı. Buraya geldiğimden beri benim iyileşmeme takmış durumda | Open Subtitles | هي مدمنة في القدوم لمركز التأهيل منذ ان اتيت الى هنا |
Hayır. neden bu kadar aktris içinden... bağımlı bir porno yıldızını seçtiniz? | Open Subtitles | كلا، ولكن لماذا وقع اختيارك علي ممثلة أفلام إباحية، معروف أنها مدمنة مخدرات؟ |
bağımlı olmak zor iştir. Bir çetenin başı olmak daha da zordur. | Open Subtitles | من الصعب أن تكون مدمناً، وكونك قائد لمجموعةٍ مدمنة فذلك يعقّد الأمور بشكلٍ أكبر |
bağımlı olsa dahi, bu halde olmasına ilaçlar neden olmadı. | Open Subtitles | المخدرات لم تفعل هذا به حتى لو كان مدمناً |
Bağımlının toza ilgisi azalıyor ve bağımlı bağımlı olmaktan çıkıyor. | Open Subtitles | البودرة تصبح غير ذي صلة للمدمن و المدمن حينها يتوقف عن ادمانه |
Çalışmamı rehabilitasyon merkezinde yapabilecek kadar şanslıydım, böylece yaşam ve ölüm arasında kalan bağımlı insanları görebilecektim. | TED | أنا محظوظة جدا بحكم عملي في مركز إعادة التأهيل حيث أرى أشخاصا يواجهون الحياة والموت بسبب الإدمان. |
Kutup ayıları gibi, bu hayvanlarda buzlu bir çevreye bağımlı. | TED | وكما دببة القطب فهذه الحيوانات تعتمد على البيئة الجليدية |
Öldürmekten hoşlandığınız ortaya çıkarsa, çok fazla bağımlı hale gelebilirsiniz. | Open Subtitles | اذا انقلب الوضع وبدأت تستمتع بالقتل ممكن تصبح مدمنا للغاية |
Her bakımdan sana bağımlı biri olunca insanın bakış açısı değişiveriyor. | Open Subtitles | تتغير أفكار المرء عندما يعتمد شخص ما عليه لفعل كل شئ |
Bu ülkenin petrole bağımlı olduğunu biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل علمتـي ان هذي البلد مدمنه على النفـط ؟ |
Instagram kullanıcılarını ilgi görmenin o güçlü hissine bağımlı yapıyor. | TED | يعمل الإنستغرام على إدمان مستخدميه نحو الشعور المؤثّر لاستحواذ الانتباه. |
bağımlı oldukları hayvanların yanısıra, kültürleri yok ediliyor. | TED | لقد تم هدم ثقافتهم ، إلى جانب الحيوانات التي يعتمدون عليها. |
Bu alışkanlıklar, bütün kadınları ezip korkutuyor, hayatta kalmaları için erkeklere bağımlı hâle getiriyor ve bu, erkek egemen sistemin devam etmesine sebep oluyor. | TED | إذن كل هذه العادات مجتمعة تحطم المرأة، تملؤها بالخوف وتجعلها معتمدة بالكلية على الرجل من أجل نجاتها، وهذا ما يسمح لنظام قوة الرجل بالاستمرار. |
Sanırım yatıştırıcıları kesmemizin zamanı geldi. bağımlı olmak istemezsin değil mi? | Open Subtitles | حان الوقت لتخفف من تناول مضادات الالم لا نريدك ان تدمن عليها |
Buna ihtiyacım yok. Buna bağımlı olmak istemiyorum. | Open Subtitles | لَستَ بِحاجة إلية لا أريدُ ان أعتمد على هذا. |
Hassas ve bağımlı bir çocuğu alıp ölüm ve şüpheyle dolu bir keşmekeşin içine atarsan tutunacak bir şey aramaya başlaması uzun sürmez tabii. | Open Subtitles | أخذت طفلًا ضعيفًا يدمن المخدرات وألقيت به في فوضى موت وشك وسرعان ما سيصبوا لطوق نجاة يتشبّث به. |