Bu gece buraya gelmeden önce kızlarımdan bir tanesi bağırmaya başladı. | TED | فقط، قبل مجيئي إلى هنا هذه الليلة، بدأت إحدى بناتي بالصراخ. |
Bana bağırmaya başladı erkeklerin tek bir şeyin peşinde olduğunu söyleyip durdu. | Open Subtitles | .. شرعت بالصراخ عليّ قائلة أن الفتية يسعون وراء شئ واحد فقط |
Anne ve baba çıkarınca... tüm mutlu çocuklar bağırmaya başlıyor... | Open Subtitles | كلَّما أحضراه أمِّي و أبي كل طفل سعيد بالصراخ يدوي |
Bir şeyin yeri değişse, kızıp, bağırmaya başlıyor. | Open Subtitles | يصرخ على كل شيء اذا وجد شيئا في غير مكانه بدأ بالصراخ |
Arkam ona dönüktü ve kadın birden Farsça bağırmaya başladı. | TED | كان ظهري مواجهاً لها، عندما بدأت تصرخ باللغة الفارسية. |
Sonra Arroyo bana bağırmaya başlıyor ve diğer adam yanıma sandalye çekiyor. | Open Subtitles | و الآن بدأ أورويو بالصراخ علي و هذا الشخص يضع كرسي بجانبي |
- Biz de insanlara bağırmaya başlamandan önce hazırlık yapıyorduk. | Open Subtitles | وهذا ما كنا نفعله حين بدأت بالصراخ في وجه الجميع. |
Zaten yavaş konuşuyorum ama bir dakika içinde bağırmaya başlayacağım. | Open Subtitles | إننى أتحدث ببطئ لكن فى غضون دقيقة ، سوف أبدأ بالصراخ |
Eve girdiğim anda bana bağırmaya başladılar. | Open Subtitles | فى نفس الدقيقة التى مشيت, بدءآ والداى بالصراخ لى ولعنى |
Ve herifin sevgilisi, şu seksi oryantal orospulardan birden bağırmaya başladı: | Open Subtitles | عندما قامت صديقته العاهرة بالصراخ به ، ماذا أنت فاعل؟ |
Annesi, artık yaz geldiğini ve bir sonraki Noel'e altı ay olduğunu söylediğinde bağırmaya başlardı. | Open Subtitles | بالتأكيد كان يصرخ عندما تخبره أمه أن هذا هو الصيف وان عيد الميلاد قد انقضى منذ ستة شهور |
bağırmaya devam etti, "Sütçüyle yatıyormuşsun!" | Open Subtitles | وظل يصرخ بأنني على علاقة بهذا الرجل ألأبيض |
Bölmenin kapısını tekmeliyor ve avazı çıktığı kadar bağırmaya başlıyor. | Open Subtitles | لقد رفس باب الحمام وبدأ يصرخ بكل الهواء المعبء في رئتيه |
Evet, ama dışarı taşımak için bize bağırmaya önce. | Open Subtitles | أجل ، لكن ليس قبل أن تصرخ علينا لأننا انتقلنا |
Geçen günkü gibi, o şey yüzünden çok üzgün bir şekilde eve geldi ve ona akıl vermeye çalışırken bir anda bana bağırmaya başladı. | Open Subtitles | مثل ذالك اليوم, اتت منزعجة حول هذا الشيئ وكنت احاول أن اعطيها نصيحة وبدئت تصرخ علي |
Haber spikerinin bir kahraman tarafından kurtarıldığı haberini duyunca deli gibi bağırmaya başladı. | Open Subtitles | عندما عرضوا أخبار البطل الذي أنقذ المذيعة بدأ في الصياح مثل المجنون |
Bende ona bağırmaya başladım "Siktir oradan! Benim çantam, seni pis tinerci!" | Open Subtitles | وأنا أصرخ عليه تبا لك إنها لي يارأس اللعينه |
Ben uyuyordum, birden bağırmaya başladı. - Mer? Mer, iyi misin? | Open Subtitles | ــ لقد كُنّا نائمين , و أنا كنتُ نائماً ــ و بعدها بدأَت في الصُراخ |
Ama birden düşüncelerim bana bağırmaya başladı. | Open Subtitles | و لكن و كأن أفكاري قد صرخت في وجهي فجأةً, |
Tanrım, uyanıp bağırmaya başlamıştım. | Open Subtitles | يا الهي،عندما إستيقظتُ، بَدأتُ بالصُراخ |
Ve daha fincanı dudaklarına bile götürmeden biraz önce anasını sikmişim gibi bana bağırmaya başlıyor! | Open Subtitles | وبمجرد ان اوصلتها لهم وقام بعد الاكواب صرخ في وجهى وكأنى ضربت والدته |
Durumun ne kadar zor olduğu fark etmez. bağırmaya gerek yok. | Open Subtitles | مهم كان الموقف صعباً، فلا حاجة للصراخ |
Ben olsan kafayı yerdim. Ben olsam bağırmaya başlardım. | Open Subtitles | أجل, كنت لأفقد رباطة جأشي, كنتُ لأصرخ. |
Evime geldin ve bir anda bana bağırmaya başladın. | Open Subtitles | حسنٌ , أتيتي لمنزلي وبدأتي تصرخين علي ماذا حدث ؟ |
Ponpon kızlar "Haydi takım Haydi!" diye bağırmaya başladığı zaman duyduğum tek şey Steven'ın: " Bildiğim iyi oldu. | Open Subtitles | لا، لقد كان الأمر سيء ، وحين تصيح رئيشة المشجعات عاش الفريق عاش |
Annem ona bağırmaya başladı. O da bağırdı. | Open Subtitles | أمي إلتفتت و صاحت بوجهها، و هي أيضاً صاحت بوجه أمي. |
Ceplerinden taksi parasını almaya çalıştığınızda polis diye bağırmaya başlarlar. | Open Subtitles | وعندما تفتش في جيوبهم من أجل الأجرة يبدأون في المناداة على الشرطة |