"bağlamında" - Traduction Turc en Arabe

    • في سياق
        
    • ضمن
        
    Aya iniş uzun bir dizi teknolojik zafer bağlamında gerçekleşti. TED ظهرالهبوط على القمر في سياق سلسلة طويلة من الانتصارات التكنولوجية.
    İkincisi, öğrenciler hastayı kendi aileleri, halkları ve kültürleri bağlamında, bütün olarak tedavi ediyorlar, zihinsel ve bedensel olarak. TED ثانياً، الطلبة يعالجون المريض كله، عقلاً و جسداً، في سياق عائلاتهم و مجتمعاتهم و ثقافاتهم.
    Desmond Tutu, Güney Afrika'nın Hakikat ve Uzlaşma süreci bağlamında ubuntu kavramı konusunda Apartheid'dan(Afrika'da ırkçılıktan) sonra yol katetmeye başladıklarından bahsediyor. TED يتحدث ديزموند توتو عن مفهوم ابونتو، في سياق عملية مصادقة ومصالحة جنوب أفريقيا التي شرعوا بها بعد الفصل العنصري.
    Uzay keşfi bağlamında, von Neumann makineleri dünyada birleştirilip uzaya fırlatılabilirdi. TED في سياق اكتشاف الفضاء، يمكن بناء آلات فون نيومان على الأرض وإطلاقها إلى الفضاء.
    Vizyonunuzu o kadar güçlü iletmelisiniz ki herkes bunu kendi bağlamında çevirmeli, çünkü dil inanılmaz güçlü bir kapsayıcı ve ayrımcı sosyal işarettir. TED عليكم إيصال رؤيتكم بلغة واضحة ليتمكن كل فرد بالمجموعة من ترجمتها ضمن سياقه الخاص لأن اللغة هي أداة جد قوية للإدماج والإقصاء الاجتماعي.
    Eğitim bağlamında, hızlı sonuç elde etmek çok zor. TED في سياق التعليم، يصعب جداً رؤية النتائج بسرعة.
    Ölümcül otonom silahlar bağlamında "hata yapmak" ne demek bunu düşünmek bile istemiyorum. TED أنا لا أريد حتى أن أعتقد ما يعني"الخطأ" في سياق الأسلحة المستقلة المُهلكة.
    Biyoloji profesörlerimizin hücrelerinizin kaplaması bağlamında bize öğrettiği şekerdi. TED إنّما كان السكّر الذي علمّنا أساتذة مادة الأحياء عنه في سياق الحديث عن غشاء خلاياك.
    Ama yeniden giriş ile ilgili hastalık gibi diğer travmatik deneyimler bağlamında bu kadar çok konuşmuyoruz. TED ولكن لا نتكلم عنها بالقدر الكافي في سياق أنواع أخرى من خوض الصدمات، مثل الإصابة بمرضٍ ما.
    Bir cinayet davası bağlamında suçsuzluk karinesine göre olasılıksız olduğunu düşünmeliyiz de. TED وأننا بالتأكيد ينبغي أن نفكر في سياق محاكمة المجرم الذي هو غير مرجح، بسبب إفتراض البراءة.
    Ve tekrar, bu şeyler uzay bağlamında ele alınmalıdır. TED ومرة أخرى، تلك الأشياء تحتاج لأن يتم أخذها في سياق الحيِّز المكاني.
    12 yıl önce bu cümleyle başladım, ve gelişmiş ülkeler bağlamında düşündüm. Sizler dünyanın farklı köşelerindensiniz. TED لقد بدأت بهذه الجملة قبل حوالي 12 عاما، وبدأت في سياق بلدان نامية، ولكنّكم اليوم هنا من كلّ أنحاء العالم.
    Fakat biz bu durumu o dönemde cereyan eden işçi-işveren anlaşmazlığı bağlamında ele almak istiyoruz. Open Subtitles لكننا نود ان يتم رؤيته في سياق نزاع العمل في الوقت الراهن
    Onları bu şekilde düşünerek, yani insan bağlamında düşünerek -- her şeyden önce kendi verilerimizle yaptığımız şey paylaştığımız bilgi türünü daha iyi anlamaktır. TED وبالتفكير بهم بهذه الطريقة وضعهم في سياق مفهوم في البداية، ما نفعله في بياناتنا في فهمهم بشكل أفضل في أنواع المعلومات التي نتشاركها
    Şimdi, yirminci yüzyıl psikologları ve sosyologları yabancılar hakkında düşünmektedir; fakat önceden insan ilişkileri hakkında o kadar dinamik düşünmüyorlardı, yabancıları, sadece etkileri olan eylemler bağlamında düşünüyorlardı. TED الآن, أخصائيو علم النفس و الإجتماع في القرن العشرين كانوا يفكرون أن الغرباء ولكنهم لم يكونوا يفكرون بتفاعلية الروابط الإجتماعية كما يجب وكانوا يفكرون عن الغرباء في سياق الممارسات المؤثرة.
    Bu satın almalar kendi başlarına çok da bir şey ifade eder gibi değiller ancak bu davranış kalıpları binlerce diğer insan bağlamında düşünüldüğünde gerçekten bazı öngörüler sunmaya başlıyor. TED وعمليات الشراء المنفردة تلك لا تبدو بأنها تبدي الكثير، لكنه نمط سلوكي حين تضعه في سياق آلاف الأشخاص الآخرين، يبدأ في إظهار بعض التبصرات.
    Etkili öğrenme bağlamında, insanların konuştuğu şeylerden biri uygulamalı öğrenme. TED في سياق التعلم الفعال، إحدى الأشياء التي يتحدث عنها الناس هي التعلم عن طريق التدريب العملي .
    Belkide bu iyi bir şeydir, bugun duyduğumuz kritiklerin ışığında, örneğin, demokrasinin düzenleyiciliği bağlamında ürettikleri. TED ربما يكون هذا شيئاً جيداً، على ضوء بعض الانتقادات التي سمعناها اليوم، على سبيل المثال، في سياق التشريعات التي تنتجها الديموقراطية.
    Bir kadın, bir siyahi, bir trans, bir eş cinsel ve bir Latin kökenli, kaçak, fakir ve göçmen olduğunuzu hayal ettiğinizde bu çalışmanın ne kadar bunaltıcı olabileceğini hayal edebilirsiniz. Özellikle de kişisel güvenlik bağlamında. TED وتخيلي أن تكوني امرأة وسوداء ومتحولة جنسيًا ومثلية ولاتينية وفقيرة ومهاجرة وبدون وثائق رسمية، يمكنك حينها فقط تخيل مدى صعوبة هذا العمل، خصوصًا في سياق السلامة الشخصية.
    Metafor bir çeşit kavramsal sineztezi yaratır ve bu şekilde bir kavramı diğerinin bağlamında anlarız. TED إن التعبير المجازي يخلق نوعا من التوليف المعنوي والذي لا يُفهم ضمن مفهوم واحد مندرج ضمن سياق الكاتب أو القائل
    S.H: Elbette, bariz olan gerçek şu ki, birini tamamen sanrısal bir inanç sistemi bağlamında sevebilirsiniz. TED سام هاريس : حسنا .. نعم .. هنالك حقيقة واضحة انه يمكنك ان تحب شخصا ضمن نظام ديني صارم

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus