Ellerimi ellerine koymama izin ver, ve sana başarının sırrını fısıldayayım. | Open Subtitles | دعيني اضع يدي في يديك وسوف اهمس في اذنيك بسر النجاح |
Dediğim gibi, ben çok çalışmanın başarının anahtarı olduğuna inanırım. | Open Subtitles | كما كنت أقول أعتقد أن العمل الجاد هو مفتاح النجاح |
Ama söylemek istediğim şu ki, bunca başarının bir bedeli oluyor. | Open Subtitles | ما أعنيه بقولي ، كما تعلمون كل هذا النجاح وافى بثمن |
Hanımlar, Cheerios seçmelerindeki başarının sırrı gaddar bir dürüstlükle yapılmasıdır. | Open Subtitles | آنساتي المفتاح للنجاح في اختبارات التشجيع هو الصدق بطريقة وحشية |
Lütfen hatalarımın, başarının önünde durmasına izin verme. | Open Subtitles | من فضلك لا تجعل أخطائي تقف في طريق نجاحك. |
Ben de başarının ölçütünün maddiyatla veya kariyerle ilgili olmadığını söylüyorum. | Open Subtitles | وما أقوله هو أن معيار النجاح لا يتعلق بالوظيفة أو بالنقود |
Bence başarının bir kaç önemli adımı var. | TED | أعتقد أن هناك عددا من الركائز لتحقيق النجاح. |
Birbirinden farklı tüm bu şartlar içerisinde başarının önemli bir habercisi olan karakteristik bir özellik su yüzüne çıktı. | TED | وفي كل هذه الوضعيات الجد متباينة، برزت خاصية واحدة فقط كمؤشر يدل على النجاح. |
başarının bir an olduğunu, ancak her zaman göklere çıkardığımız şeyin yaratıcılık ve ustalık olduğunu anladım. | TED | أدركت ان النجاح هو لحظة، لكن ما نحتفل به دائمًا هو الابتكار والتفوق. |
başarının gelirle tanımlandığı bir dünyada yaşıyoruz. | TED | نعيش في عالم يقاس النجاح فيه بمستوى الدخل. |
JK: Bu başarının getirdiği cesaretle Rio'da ikinci projemize başladık ve bu sokağa rastladık. | TED | حثّنا هذا النجاح على العودة إلى ريو من أجل مشروع آخر وعثرنا على هذا الشارع. |
GSYİH'nın küresel ekonomide başarının ölçüsü olduğu bir dünyada yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش في عالم حيث الناتج الإجمالي هو مؤشر النجاح في الاقتصاد العالمي. |
Bu durumda bir sorum var: Bir milyon kadına ulaşıp onlara güç vermek harikulade bir hayal. Mevcut başarının ne kadarı sana, bu harika şahsiyete bağlı? | TED | لذلك سؤالي هو: إنه لحلم مذهل الوصول إلى تمكين مليون امرأة إلى أي مدى يعتمد عليك النجاح الحالي ما هي القوة التي تدفع هذه الشخصية المغناطيسية؟ |
Fakat onlara başarının, köyü terk edip simgesel Amerikan Rüyası sembolünü ve beyaz bahçe çitini takip etmek olduğu söylendi. | TED | ولكن قيل لهم أن النجاح يعني ترك القرية وراءهم وملاحقة الرمز الابداعي للحُلم الأمريكي. السياج الخشبي الأبيض. |
başarının en anlamlı yolunun başkalarının başarmasına da yardım etmek olduğuna inanıyorum. | TED | أؤمن بأن أفضل طرق النجاح هي أن تُساعد الآخرين لينجحوا |
O filmlerin, o başarının övünme hakkı filmleri yapanlara ait. | TED | الفضل في تلك الأفلام، الفضل في ذلك النجاح يذهب إلى الناس الذين صنعوا الأفلام |
başarının, biraz veya birçok başarısızlıktan geçtiğini öğrendik. | TED | علمنا أنه لا يمكن أن يكون النجاح دون القليل، أو الكثير من الفشل. |
başarının görünüş şeklini değiştiriyorsunuz. İyi notlar aldınız, şimdiyse daha iyi notlar almalısınız, | TED | تغير في الحال مفهومك للنجاح. حصلت على علامات جيده ,الآن يجب عليك الحصول على علامات أفضل |
Bunu başarının çoklu önlemleri olarak düşünün. | TED | لذلك فكر في الأمر كتلك المقايس المثختلفة للنجاح. |
başarının zirvesine ulaşıyorsun, bundan sonra ancak düşüş başlar. | Open Subtitles | أعني , أنك وصلت إلى قمة نجاحك ولديك طريق واحد كي تسقط |
Bu kombinasyonun hepsi Basara'daki başarının eseri. | Open Subtitles | والأهم من هذا كله أنه سوف يحدد نجاح باسارا |
Willow Rosenberg, kötü arkadaşlarına rağmen Sunnydale Lisesi'nde akademik başarının zirvesini temsil ediyor. | Open Subtitles | " ويلو روزنبرج " بالرغم من سوء مشاركتها الإجتماعية تمثل ذروة الإنجاز العلمى |
başarının sırrı doğru adayı bulmakta yatıyor. | Open Subtitles | المفتاح إلى النجاحِ إيجاد المرشّحِ الصحيحِ. |
Yetişkinlere yönelik eğlence sektöründeki başarının en üst seviyede takdir edildiği yere. | Open Subtitles | التقدير النهائي للإنجاز في الترفيه الموجهة للبالغين |
başarının sırrı, basit manevralarda saklıdır. | Open Subtitles | سِرّ النّجاح يقعٌ في مُناوراتِنا البسيطة |