Şimdi, buranın gerçekten başlamak için iyi bir yer olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | و الآن أعتقد حقاً بأن هذا المكان جيد للبدء في البحث |
Davasını çözmek de buna başlamak için iyi bir yol. | Open Subtitles | بالرغم من أني أظن حل قضيتها سيكون طريقة رائعة للبدء |
NCIS'in sorgu odasına getirilmek evliliğe başlamak için iyi bir yol değil. | Open Subtitles | أن أحضر إلى مركز التحقيقات لأجل الإستجواب ليست أفضل طريقة لبدء زيجة |
Bahriyeli olmak hoşuna gidiyordu ama hayatının yeni kısmına başlamak için can atıyordu. | Open Subtitles | أحب كونه جنديا في البحرية لكنه كان يتوق لبدء فصل جديد من حياته |
Gerçek sizin hayal ettiğiniz ve mecazi olarak kendi dünyanızda bir romanı yazmaya başlamak için duyacağınız istekliliktir. | TED | الحقيقة هي خيالك والاستعداد، مجازا، للعيش في عالمك الخاص هي كل ما تحتاجه لتبدأ في كتابة رواية. |
Öyle! başlamak için yarını bile bekleyemedin. | Open Subtitles | هذا صحيح ، لا يسعنى الإنتظار حتى الغد لأبدأ |
Özellikle bugünün buna başlamak için iyi bir gün olacağını düşündüm. | Open Subtitles | حسناً أتعلم فكرت اليوم من كل الأيام سيكون يوماً جيداً للبدء |
Bana inanman gerektiğini, ama baştan başlamak için artık çok geç olduğunu? | Open Subtitles | وكم كان ينبغي أن تُؤمن بي، ولم ينتهي الوقت للبدء من جديد؟ |
Dünyayı farklı bir biçimde görmeye başlarsak, dünyayı değiştirmeye başlamak için iyi bir yol olur. | TED | وإن بدأنا برؤية العالم على نحوٍ مختلف، ربما يكون ذلك سبيلًا جيدًا للبدء في تغيير العالم. |
Kendi sorunlarımıza çözüm bulmaya başlamak için güçlü ve zengin bir bilgi düzeyine sahibiz. | TED | فلدينا قاعدة قويّة وغنيّة من المعرفة والتي بواسطتها نتطلع للبدء بإيجاد حلولٍ لمشاكلنا الخاصّة. |
Bu iş ile ilgili çalışmaya başlamak için sabırsızlanıyordum çünkü robotumu Kevin ile tanıştırabilecektim. | TED | لذا لم أستطع الانتظار للبدء بالعمل على هذا كي أقوم بتعريف كيفن للروبوت. |
Ama hayata yeniden başlamak için kendine bir şans vermelisin. | Open Subtitles | ولكن عليك أن تعطي لنفسك فرصة لبدء العيش مرة اخرى. |
Yine de hâlâ hatırlıyorum. Ailemin evinden ayrılıp Microsoft'taki yeni işime başlamak için ülkenin diğer ucuna taşındığım zamanı. | TED | انا لا زلت اتذكر , رغم انه , عندما تركت بيت ابوي للذهاب عبر المدينه لبدء عملي في Microsoft. |
Ve bu yüzden, hayatımın en zahmetli zamanlarından biriydi ve yine de, o dönem bana dinlemeye başlamak için gerekli olan tevazuyu vermeye başladı. | TED | ولذا، لقد كان وقتاً مؤلماً بصورة لا تصدق في حياتي، ولكن علمني حقاً التواضع لبدء الاستماع. |
böyle küçük anlar yoksa, işte size başlamak için bir kaç şey. | TED | وأنت في طريقك إلى المنزل عائداً من هذه المناسبة، هاك بعض الأشياء لتبدأ بها. |
Bir cadı 13 yaşına geldiğinde, eğitimine başlamak için 1 yılığına evden ayrılır. | Open Subtitles | عندما تصل الساحرة الى عمر الثالثة عشر تقوم بمغادرة بيتها لمدة سنة لتبدأ بتدريبها |
Buraya yeniden başlamak için geldim. | Open Subtitles | جئت إلى هنا لأبدأ من جديد وكونت أسرة جديدة وأنجبت ولداً |
Çalışmaya başlamak için sabırsızlanıyorum, ve sana verilecek de bir işim var. | Open Subtitles | لايمكنني ألإنتظار لبداية ألعمل وعندي وظيفة لك |
Yani eğer dünyayı anlamakla ilgileniyorsanız insanların kendilerini nasıl eğlendirdiklerini gözlemlemek başlamak için iyi bir yol. | TED | وهكذا، إذا كان لديك أي إهتمام لفهم العالم، فالبحث عن كيفية ترفيه الناس عن أنفسهم هي في الواقع طريقة جيدة جداً للبداية. |
Çok özür dilerim Profesör. Ben de başlamak için hazırlanıyordum. | Open Subtitles | أَنا آسفُ جداً، أستاذ , أنا كُنْتُ فقط أَستعدُّ للبَدْء. |
başlamak için iki ana yol var. | TED | هناك طريقتان أساسيتان يمكنك أن تبدأ بهما. |
Hiç intihar girişimleri hakkında konuşabileceklerini düşünmüyorlardı ama onların konuşması için bir beklentinin olmadığı HALT etkinlikleri onları konuşmaya başlamak için rahat hissettirdi. | TED | لم يشعروا أنه يمكنهم التحدث عن محاولة انتحارهم، ولكن أحداث هالت، مع أنه لم يُتوقع منهم أن يتحدثوا، جعلتهم يشعرون بالارتياح لبدأ الحديث. |
Bu çekirdek şekil ile başlamak için özel bir neden yok, istediğimiz bir çekirdek şekil ile başlayabiliriz. | TED | و ليس هنالك من سبب معين للبدأ بهذا الشكل الأساسي, بامكاننا البدأ بأي شكل أساسي نريد. |
Bence başlamak için bundan iyi bir zaman olamaz. Gel. | Open Subtitles | لا أستطيع في التفكير بوقت آخر غير هذا لكي نبدأ |
Korku sanata başlamak için çok uygundur. | Open Subtitles | أجل, حسناً, إن الخوف مكانٌ رائع للغاية لتبدأي به الفن. |
Fakat bir başka biri, belki de kardeşi, özgürlüğe kavuşmuş gibi hissedebilir. Bunun hayatına yeniden başlamak için büyük bir şans olduğuna karar verebilir. | TED | لكن شخصا آخر، ربما يكون أخاه، قد يشعر أنه تحرر، ويقرر أن هذه فرصة عظيمة ليبدأ الحياة من جديد. |
İnşaata başlamak için çoktan plan hazırlamaya başladılar. | Open Subtitles | و لقد بدأوا بالإزالة فعلاً ليبدأو بالبناء |
Bir sonrakinin çalışmalarına başlamak için bebeğimizin doğmasını dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | لا أطيق صبراً لأن أشهد ولادة هذا الطفل حتى نبدأ بالعمل على إنجاب طفل ٍ آخر |