Ve bu nedenledir ki bizim türümüz dünyanın her tarafında zenginleşti. Halbuki hayvanların geri kalanı hayvanat bahçelerinde parmaklıkların arkasında çürüyor. | TED | وهذا هو السبب الذي جعل جنسنا يزدهر في أنحاء العالم بينما بقية الحيوانات تقبع خلف القضبان في حدائق الحيوان. |
Onlar doğayı arka bahçelerinde istiyor, dört blok ileride değil. | TED | هم يريدون الطبيعة في حدائق منازلهم، وليس على بعد أربع مجمعات. |
Hayvanat bahçelerinde amaç, çıkışı engellemektir. | Open Subtitles | وتهدف حدائق الحيوان للحفاظ على الجميع فيها. |
Zengin evlerinde ve bahçelerinde bu oyun yasaktır herhalde. | Open Subtitles | هذه اللعبة ربما تكون محظورة في البيوت و الحدائق الفاخرة |
Zengin evlerinde ve bahçelerinde hiç bulunmadım. | Open Subtitles | ليس كذلك ،لم أذهب إلى البيوت و الحدائق الفاخرة من قبل، هل ذهبت أنت ؟ |
1831'da Silas W. Mangold tarafından icadından beri, yakantop, okul bahçelerinde baskı yapmak için kullanıldı. | Open Subtitles | منذ ان تم اختراعها في عام 1831 بواسطة سيلا جورج مانغولد دودج بول كانت تستخدم كإداة للقمع في فناء المدرسة |
Okyanus arka bahçelerinde olunca çocuklar pek bu taraflara uğramaz. | Open Subtitles | لا يزورنا الكثيرُ من الأطفال الذين يكونُ المحيطُ عندَ باحتهم الخلفية. |
Bu da biz meyve bahçelerinde elma toplarken. | Open Subtitles | وذلك عندما كنا نذهب إلى هذه البساتين ونختار التفاح. |
Bu türün kalan üyeleri özel hayvanat bahçelerinde yaşıyor. | Open Subtitles | بقية أفراد هذه الفصيلة موجودون في حدائق حيوانات منفصلة |
Hayvanat bahçelerinde çok fazla vahşi bulunmazsınız. | Open Subtitles | أنتِ لن تجدي العديد من الذئاب البرية في حدائق الحيوانات |
Hatıra bahçelerinde hayaller sarayında her daim buluşacağız merak etme. | Open Subtitles | في حدائق الذاكره وقصر الأحلام هذا هو المكان الذي سنلتقي فيه |
Burada, tapınak bahçelerinde langurlar asırlardır şaşırtıcı bir ilişki geliştirdi. | Open Subtitles | هنا في حدائق المعبد طوّر اللنغور على مر القرون علاقة مثيرة للدهشة |
Neredeyse bir yıl aradıktan sonra sonunda Hainan Adası köylülerinin bahçelerinde yetişmiş kimyasal karışmamış muz bulabildik. | TED | بعد مرور عام تقريبا من البحث، أخيرًا وجدنا موز خالي من المبيدات ينمو في حدائق القرويين في "جزيرة هانين". |
Seni ilk kez Frederiksbad bahçelerinde görmüştüm. | Open Subtitles | رأيتك للمرة الاولى في حدائق فريدريكسباد |
İngiltere'nin kasaba bahçelerinde meydana gelir. | Open Subtitles | يحدث في حدائق الضواحي لانجلترا |
Çocukken Lüksemburg bahçelerinde bir grup kuğunun saldırısına uğradım. | Open Subtitles | لقد هوجمت من قبل مجموعة .... من البجعات في حدائق لوكسمبيرغ |
İrlanda bahçelerinde bizimkilerden daha fazla çeşit olduğu doğru mu? | Open Subtitles | هل صحيحٌ بأن الحدائق الإيرلندية لديها أصناف مُتنوعة أكثر من حدائقنا؟ أوه، نعم. |
Sincaplar, köpekler, parktaki çocuklar, ameliyat olmuş yaşlı kadınlar bahçelerinde yarı çıplak çalışan erkekler dikkatini dağıtıyor. | Open Subtitles | يُشتت أنتباهكِ بواسطة الكلاب ، القطط ، الأطفال. بواسطة المسنين ذوي الكراسي المتحركة. بواسطة الرجال الشِبة عرايا في الحدائق. |
Ama bu Lannister kızı su bahçelerinde dolanıyor. | Open Subtitles | "وتلك الفتاه "لانيستر" تمرح فى "الحدائق المائية |
Okul bahçelerinde gezerken bu ülkenin genç erkekleri ve kızlarını gözlemlerken ve bu çocuklardan kaç tanesinin yumuşak, zayıf kaslı ve formdan düşük olduklarını görüyorsunuz sahip olmaları gereken enerji ve canlılığa sahip değiller. | Open Subtitles | حينما تذهب إلى فناء المدارس ترى الاطفال من البنين و البنات بهذه الدوله وترى كثير من هؤلاء الاطفال |
Aslında İngiltere'deki kilise bahçelerinde bir çok eski porsukağacı var, ama eğer hesaplarsanız göreceksiniz ki ilk önce orada olanlar porsukağaçlarıydı ve sonra kiliseler. | TED | و هناك بالفعل عدد من اليو القديمة في فناء كنيسة موجود في المملكة المتحدة و لكن إذا قمتم بالحساب فإنكم ستتذكرون أن شجرة اليو كانت موجودة قبل وجود الكنيسة |
Demek istediğim, sen "hayatta kalmaya çalışanlar," deyince, arka bahçelerinde sığınak yapmak için gaz maskeleriyle kuyu kazan sakallı tipler hayal ediyorum. | Open Subtitles | حينما تقول الناجين اتخيل شباب ملتحين يرتدون اقنعة ضد الغاز ويحفرون في باحتهم الخلفة لبناء الملاجئ |
Senin ve benim meyve bahçelerinde birlikte yürüme fırsatımız olmadı. | Open Subtitles | أنا وأنتِ لم نحظَ بفرصة أن نتمشى سوياً خلال البساتين. نعم،نعم.. |