"bahanem" - Traduction Turc en Arabe

• عذر
• عذري
• أعذار
• عذراَ
• عذرُ

Bugün gelmeseydin gelip, kuzenimin mezarını ziyaret etmek için bir bahanem kalmayacaktı.
لو لم تأتى اليوم لن يكون هناك عذر لعودتى وزياره قبر عمى

Buraya bahane bulmaya gelmedim çünkü yaptıklarım için bir bahanem yok.
, لست هنا لتقديم اعذار لأنه لا يوجد عذر لما فعلته

Böylece, biraz halsiz dönersem eğer, iyi bir bahanem olur.
و بهذا الشكل, لو عدت ضعيفاً سيكون لدي عذر جيد

- ...bu yüzden ben de gelebilirim diye düşündüm. - Benim bahanem de eşit derecede zayıf.
ـ لذا فكرت في أنه ربما عليّ أن آتي ـ عذري واهي

Bir sürü bahanem var aslında ama onun yerine sadece özür dilemek istiyorum.
نعم، نعم، لديّ أعذار كثيرة مقبولة ولكنني سأبدأ بالأسف المباشر

Yapma, annemi aramak için bir bahanem olması mı lazım?
لستُ بحاجة إلى عذر لأتصل بوالدتي، أليس كذلك؟

Havaalanındaydım ve düşündüm de en azından şimdi bahanem var diyordum.
لقد فكرت في المطار و لقد فكرت بحالي على الأقل لدي الآن عذر

Havaalanındaydım ve düşündüm de en azından şimdi bahanem var diyordum.
لقد فكرت ملياً وانا اجلس في المطار على الأقل الآن لدي عذر

Hem de artık dünyanın en güzel kadınını gidip görmek için bir bahanem var.
و انا لدى عذر الآن لمقابلة أجمل بنت بالعالم

Bu yolla seni eve getirme ve çalışma bahanem olacak.
بهذه الطريقه لدي عذر كي أحضرك للمنزل ونذاكر

Şu anda gitmek için çok iyi bir bahanem olduğunu hayal et.
تخيّل، لدي عذر فعلاً يجعلني أنسحب من هذه المحادثة

İşimin ansızın uzaması dışında havalı bir bahanem yok.
لا يوجد عندي عذر سوى أنَّ عملي فَشِلَ مجدداً

Onun davranışları hakkında bahanem olamaz, ama o hala bir çocuk.
أنـا لـاـ ألتمس عذر لطريقة تصرفها، لكنها لاتزال طفلة.

Eğer 10 ağzım ... hayır 100 ağzım bile olsaydı, yine de size karşı hiç bir bahanem olamazdı Sunbae.
حتى لو وصلت الى 10.. لا يهم 100 مهما يكن ليس لدي أي عذر لك سنباي

Her türlü cezaya razıyım... Hiçbir bahanem yok.
إنّي مستعد لتلقّي أيّ عقاب، لا عذر لديّ لأتعلل به.

Bunun için hiçbir bahanem yok ve son derece üzgünüm, senden özür dilerim.
إلا أنني ألقيت بظل داكن على حفلة الليلة لا عذر لدي لقيامي بهذا، وأنا آسف تماما وبكل صدق

Sonunda şu rezil Paleo diyetini bırakmak için bir bahanem oldu.
أخيراً لدى عذر لأترك الحميه الغذائيه البائسه

Kardeşimin doğum gününden kaçış bahanem de gitti böylelikle.
حسنٌ، ها هو عذري لإنقاذ حفلة عيد ميلاد أخي.

Haklısın, hiç bahanem yok. Kesinlikle çizgiyi aştım.
أنت محق, ليس لدي أعذار لقد تجاوزت الخط

Bu, bir daha buraya gelme bahanem kalmadığı anlamına geliyor.
هذا يعني أنني لم أعد أمتلك عذراَ للمجيء إلى هنا

Sıfırdan başlamak için artık bir bahanem var.
الآن أنا عِنْدي عذرُ للبَدْء من الصفر.