O psikopat polisin bahsettiği şey bu muydu? | Open Subtitles | هل هذا ما كان يتحدث عنه ذلك الشرطي المختل؟ |
Şimdiyse tek bahsettiği şey siktiğimin Algarve'ında bankacı torunuyla golf oynamak. | Open Subtitles | و الان كل ما يتحدث عنه هو لعب الكولف في الكارف اللعينه مع حفيده , والذي يكون مسؤول مصرفي |
..tek bahsettiği şey grubuyla ne kadar gurur duyduğuydu. | Open Subtitles | كل ما يتحدث عنه هو كم هو فخور بتلك الفرقة |
Önemli olan, her nezaman beraber olsak, tek bahsettiği şey, sana ne kadar benzemek istediği. | Open Subtitles | المهمّ، عندما نكون سويّاً فإنّ كل مايتحدث عنه هي رغبته في أن يكون مثلك |
Bir hata yaptım ama Chuck'ın bahsettiği şey gerçek. | Open Subtitles | لقد كان خطأ ولكن مايتحدث عنه (تشاك) حقيقي |
Şey, bu Bill'in bahsettiği şey olmalı. | Open Subtitles | من المفترض أن يكون هذا هو ما تحدث عنه |
Belki de William'ın bahsettiği şey budur. | Open Subtitles | . " ربما يكون هذا ما تحدث عنه " ويليام |
Sir David'in burada bahsettiği şey yalan söylemek. | Open Subtitles | ما يتحدث عنه السيد ديفيد هنا هو الكذب |
Merak ediyorum da bu Lydecker'ın bahsettiği şey mi acaba? Aradı. | Open Subtitles | (أتساءل إن كان هذا ما كان يتحدث عنه (لايدكر لقد إتصل |
Ama Samuels'in bahsettiği şey kaderdi. | Open Subtitles | ولكن الذى يتحدث عنه (صامويل) هنا هو المصير |
Bence bu Cappie'nin bahsettiği şey değil. | Open Subtitles | لا أعتقد بأن ذلك ماكان يتحدث عنه كابي . |
Bu Oliver'ın bahsettiği şey. | Open Subtitles | هذا ما كان يتحدث عنه (أوليفر). |