Söylemememin bir diğer sebebi insanların, bana şu anda baktığın gibi bakacaklarını bildiğimden. | Open Subtitles | سبب آخر لعدم إخبارك هو معرفتي أن الناس سينظرون إلي كما تنظر الآن |
Sanki neler olacağını, insanların nerede bulunacağını, nereye bakacaklarını biliyormuş gibi. | Open Subtitles | يبدو وكأنها تعرف ما الذي سيحدث أين سيكون الناس واين سينظرون |
Dinlemiyorsun! Ayrıca doğru bir dava gelirse bakacaklarını da söylediler. | Open Subtitles | لم تستمع جيداً، لقد قالوا أيضاً إنهم سينظرون بأي قضية ملائمة |
O günkü kasetlere bakacaklarını? | Open Subtitles | أن يبحثوا بأشرطة المراقبة لذلك اليوم تحديداً؟ |
Bu konuşma için çok teşekkür ederim ama ikimiz de biliyoruz ki alevler yakıcı. Ayrıca nereye bakacaklarını bilmiyorlar. | Open Subtitles | أقدّر الكلام الحماسي، لكن كِلانا يعرف أنّ النار ساخنة جداً، ولا يعرفون أين عليهم أن يبحثوا. |
Çünkü sürekli göğüslerime bakacaklarını biliyorum. | Open Subtitles | لأني أعلم بأنهم سيحدقون بصدري طوال الوقت؟ |
Bize nasıl bakacaklarını çok iyi bilmemize rağmen tanıdığımız herkesi evimize davet ediyoruz. | Open Subtitles | لقد دعونا جميع من نعرف لمنزلنا مع معرفتنا الكاملة انهم سيحدقون بنا |
Tüm kilolarımı verdiğimde, erkeklerin bana farklı bakacaklarını düşündüm, ama bakmadılar. | Open Subtitles | عندما فقدت كل الوزن ظننت ان الرجال سينظرون الي بشكل مختلف لكنهم لم يفعلوا |
Buna bakacaklarını söylediler. | Open Subtitles | لقد قالوا أنهم "سينظرون في الأمر" |
Bir sikim bulamadılar ama nereye bakacaklarını biliyorlardı. | Open Subtitles | لم يجدوا شئ ولكنهم علموا أين يبحثوا |
Nasıl olduysa tam olarak nereye bakacaklarını biliyorlarmış. | Open Subtitles | بطريقة ما علموا أين يبحثوا تمامًا |
Onlar nereye bakacaklarını bilmiyorlardı. | Open Subtitles | لم يعرفوا أين يبحثوا |