Neyse, gözlerime baktı ve dedi ki; "Genç adam, anlamış olmalısın." | Open Subtitles | وبعد كده بصت لي في عينيا وقالت انت يا برنس |
Ama, birkaç saat sonra bana baktı ve dedi ki: | Open Subtitles | وفي الثلاث ساعات التالية.. نظرت إلي وقالت.. |
Biraz zaman sonra, gözlerini açtı ve bana baktı ve dedi ki, "Sanki bir meditasyon gibi" | TED | وبعد لحظة ، فتحت عينيها ونظرت إلي وقالت : "انه مثل التأمل." |
Sonra beni oturtup gözlerime baktı ve dedi ki Walter? | Open Subtitles | (و بعد أن أجلسني و نظر في عيني قال (والتر |
Sonra beni oturtup gözlerime baktı ve dedi ki Walter? | Open Subtitles | (و بعد أن أجلسني و نظر في عيني قال (والتر |
Bir dizi koridor yürüdük ve hepimiz birden kendimizi sade bir odada bulduk. bu noktada bize baktı ve dedi ki "Üniformalarınız nerede?" | TED | مشينا عبر عدد من الممرات، وللمفاجأة وجدنا أنفسنا في غرفة لوحدنا، عندها نظرت إلينا وقالت "أين لباسكم الموحد؟" |
Gözlerimin içine baktı ve dedi ki, " Sana her zaman iyi davranmayacaklar" | TED | ونظرت إلي مباشرة وقالت: "لن يعاملوك دائما بطريقة جيدة." |
Ama bana baktı ve dedi ki ''Onlara teşekkür ettiğimi söyle.'' ''Kocamın cenazesine 3000 Amerikalı geldi. | TED | ولكنها نظرت إلي وقالت: "أقول لهم، شكراً لكم." 3,000 أمريكي جاؤوا إلى النصب التذكاري لزوجي. |
Ve canım kızım bana baktı ve dedi ki... | Open Subtitles | ..ونظرت إليّ الفتاة العزيزة مباشرة في العين وقالت "! |
Lanet saatine baktı ve dedi ki; ...'Tik-tak'. | Open Subtitles | نظرت الى ساعتها وقالت , تيك توك |
Bana baktı ve dedi ki "Gizli güzelliği mutlaka fark et." | Open Subtitles | ،هي نظرت إليّ وقالت ."فقط أحرصي من ملاحظة الجمال الجانبي" |
(Gülüşmeler) Ancak annem çizelgeye baktı ve dedi ki, “Kendin için, tutkunun peşinden git.” | TED | (ضحك) لكن أمي نظرت إلى المخطط وقالت: "آوه، اتبعي شغفكِ." |
soruları yerine annem bana baktı ve dedi ki, "Sana nasıl davrandılar?" | TED | نظرت إلي أمي وقالت: "كيف عاملوكِ؟" |
Sana baktı ve dedi ki... | Open Subtitles | نظرت إليكِ :وقالت لكِ |
Bana baktı ve dedi ki... | Open Subtitles | ...وبصت لي وقالت ... |
Bana baktı ve dedi ki: "Howard hastanede." | Open Subtitles | نظرت إليّ، وقالت: "(هوارد) في المستشفى" |