Floyd olayını asla unutmayacağım. Günün en yoğun saatinde baltayla öldürülmüştü. | Open Subtitles | لن أنسى أبداً قضية فلويد,قتل بفأس خلال زحمة السير |
İşkence görmüş, kalbine yakın mesafeden ateş edilmiş, kafatası baltayla yarılmış. | Open Subtitles | وقد تعرض للتعذيب , وأطلاق نار من مسافة قريبة في القلب, وجمجمته مفتوحة قسمين بفأس |
"Sürgün" başka adıdır ölümün. Ölüme "sürgün" demek, Altın baltayla başımı kesmek, sonra öldüren vuruşa gülümsemek. | Open Subtitles | وأن يسموا الموت نفياً هو قطع لرقبتي بفأس ذهبية |
Kocasını baltayla doğradı ve parçalarını postayla ülkenin her yerine gönderdi. | Open Subtitles | لقد قامت بفرمه بواسطة فأس و أرسلت قطعه بالبريد عبر أنحاء البلاد |
Bana kalırsa onu bir baltayla öldürmeleri gerek. | Open Subtitles | إذا سألتني، هم يجب أن يستعملوا فأس ملعونة |
Değilmiş değilse insanlar sokakta baltayla gezmezler. | Open Subtitles | لا يوجد شخصَ مجنونَ مِنْ الشارعِ جيد هكذا بالفأس |
Efsaneye göre Maggie Cinders, kurbanlarını, kafasını kesmek için kullanılan baltayla öldürürmüş. | Open Subtitles | تقول الأسطورة أن ماجي سينديرس تقتل ضحاياها بنفس الفأس القديمة التي قطع بها رأسها عام 1783 |
Suikastçı, kurbanlarının baltayla öldürüldüklerini sanmalarını sağlıyor. | Open Subtitles | يجعل القاتل ضحاياه يعتقدون هم يضربون بفأس. |
İblisler ne zamandan beri baltayla saldırıyor? | Open Subtitles | ما عدا أنه منذ متى المشعوذين يهاجموننا بفأس ؟ |
Teksas eyaleti, iki kişiyi baltayla katleden bir kadını idam etti. | Open Subtitles | لقد اعدمت ولايه تكساس تلك المرأه التى قتلت شخصين بفأس |
Ben de hâlâ sana kızgınım. baltayla kaykayımı parçalamıştın. | Open Subtitles | انا لازلت غاضب منك لتكسيرك لوح تزلجي بفأس |
Efsaneye göre, delirmiş babasının bir gece suratını baltayla parçalaması sebebiyle şekil bozukluğuna uğramış bir adamdı. | Open Subtitles | الأسطورة تقول بأنه كان رجلاً مشوهاً أصيب والده بالجنون وضربه على وجهه بفأس في إحدى الليالي |
Balta değil de araba kullanmasına rağmen kızlar sanki baltayla öldürülmüş gibiydi. | Open Subtitles | أعني قتلهم بسيارة وليس بفأس و لكنهم ميتين كما لو كان استخدم الفأس |
Ona sert bir şeyle vurman lazım. Çekiç gibi bir şeyle veya baltayla. | Open Subtitles | يجب عليك ان تضربها بشيء قاسي مثل مطرقه ثقيله أو فأس |
Ortalıkta elinde baltayla dolaşan gizemli bir adam var ve biz burada kamp yapacağız, öyle mi? | Open Subtitles | ثمّة رجل غامض ذو فأس يترصّد في الأحراج، وسنخيّم بهذه البساطة؟ |
Parçalanmış vücut parçalarında bulduğum şey bunun kesinlikle bir baltayla yapıldığını gösteriyor hatta kör bir tanesiyle. | Open Subtitles | شق تقطيع الاوصال التي وجدتها في الجسد نجمت بالتأكيد عن فأس او شيئ مع حافة مماثلة حسنا، عظيم |
baltayla adamın aracını parçalamış. - Adam da onu asansöre kilitlemiş. | Open Subtitles | حطمت سيارته المفضّلة بالفأس جن جنونه، وحبسها في المصعد. |
"Diyorlar ki Mordechai Murdoch bir satanistmiş ve kurbanlarını baltayla parçalamış, bileklerini kesmeden önce. | Open Subtitles | يقولون بأنّ مورديكاي ميردوك كان من عبدة الشيطان قام بتقطيع ضحاياه بالفأس قبل أن يقوم بشق معصميه |
baltayla babanızın kafasını yarmak cinayete teşebbüstü. | Open Subtitles | إن كان الفأس الذي وضعتيه في رأس والدكِ هو محاولة للقتل |
Sonra kız mezarından hortlayarak baltayla babasının kafasını yarıyor. | Open Subtitles | ... لكنّهاعادتمنبينالأموات لتضع فأساً على رأس والدها ... |
baltayla kurbanlarını kovalayan katiller. | Open Subtitles | ماذا بإظهار المزيد من الدم المجانين يقومون ببعض التصرفات |
Kafasını baltayla yardığın kadın yani. Muhteşem zamanlamaydı! | Open Subtitles | المراة التي شق راسها بواسطة الفاس |
Sen Glory'yle dövüşürken yardakçılarını birkaç sağlam baltayla oyalayabiliriz. | Open Subtitles | بعض من الفؤوس ينبغي أن تصد رفاق جلوري بينما أنتِ تقضين علي السيدة بنفسك |
Hatta kendinden öyle emin ki, orada kalsaymış katil dışarı çıkıp onu baltayla öldürürmüş. | Open Subtitles | كوخ متأكد لو أنه بقى عند الباب ولم ينزل لكان القاتل قد ضربه بالساطور |
Kartı pala ve baltayla dolduramayız, öyle değil mi? | Open Subtitles | لا يمكننا ملء العربة بالفؤوس والسواطير، أليس كذلك؟ |