dedi. Sonra bana baktı ve "Umarım hala ninemizle yaptığın konuşmada takılı kalmadın." | TED | ثم نظر إلي بشدةٍ وقال: " أوه ، أتمنى ألا تكون لازلت متمسكاً بذلك الحديث التي حدثتك به جدتي." |
Değil mi?” Arkadaşım bana baktı ve dedi ki: “Aynen insanların beyninin delinmesindeki gibi bir şeyi mi kastediyorsun?” | TED | ثم نظر إلي و قال , " تقصد أنه يشبه عندما يثقبون في عقول الناس ؟ " |
Ve canım kızım bana baktı ve dedi ki... | Open Subtitles | ..ونظرت إليّ الفتاة العزيزة مباشرة في العين وقالت "! |
Sonra beni gördü. Ben ona baktım, o da bana baktı ve ... | Open Subtitles | لقد رآني نظرت إليه وهو نظر إلي |
Seni görüp bana baktı ve "Pal, aşkın ne olduğunu çok iyi biliyorsun." dedi. | Open Subtitles | نظرت إليّ عندما رأتك وقالت: "ياصاح أتعلم ماهو الحب" |
Biraz zaman sonra, gözlerini açtı ve bana baktı ve dedi ki, "Sanki bir meditasyon gibi" | TED | وبعد لحظة ، فتحت عينيها ونظرت إلي وقالت : "انه مثل التأمل." |
Çeçenistan'a gittiğimde tanıştığım ilk kişi bana baktı ve "burada ne arıyorsun" dedi. | TED | عندما ذهبت الى الشيشان أول شخص قابلته نظر إلي و بدا وكأنه يقول ماذا تفعل هنا؟ |
Ama, birkaç saat sonra bana baktı ve dedi ki: | Open Subtitles | وفي الثلاث ساعات التالية.. نظرت إلي وقالت.. |
Sonra bana baktı ve dedi ki: “Bugün ne yapmaya hazırsın ki bundan 50 yıl sonra doğan bir çocuğun başkan olma şansı olsun?” | TED | ثم نظر إلي وقال: "ما الذي أنت مستعد لفعله اليوم حتى بعد 50 عاماً من اليوم يكون لمولود الفرصة بأن يكون رئيساً؟" |
dedi. Yaşlıca zenci adam ayağa kalktı, müdür yardımcısına ve bana baktı ve "Bu salona, bu genç adama gözünü ödülden ayırma ve dayan demek için geldim." | TED | فوقف ذلك الرجل المسن الأسود ونظر لذلك النائب ثم نظر إلي وقال : " قدمت لقاعة المحكمة هذه لأخبر هذا الرجل اليافع ، إبق الهدف نصب عينيك ، واصبر." |
İki eliyle birden tutup ceylan gözleriyle bana baktı ve şöyle dedi... | Open Subtitles | ...لقد كان بين يديها ونظرت إليّ بعيونها وقالت |
Alana geldi, bana baktı ve yüzü değişti belki de. | Open Subtitles | ...ثم وصلت (ألانا)، ونظرت إليّ وربما تبدل وجهها... |
Sonra bana baktı ve... | Open Subtitles | وهو نظر إلي |
Acıyarak bana baktı ve "bu çok hoş" dedi | Open Subtitles | نظرت إليّ بشفقة وقالت "هذا لطيف." ، لا أكثر. |
bana baktı ve dedi ki "Gizli güzelliği mutlaka fark et." | Open Subtitles | ،هي نظرت إليّ وقالت ."فقط أحرصي من ملاحظة الجمال الجانبي" |
Sonra beni oturttu, bana baktı ve "Seni izlediğimi bilmeni istiyorum." | TED | ، فقلت : "بالتأكيد" ثم أجلستني ونظرت إلي وقالت : " أريدك أن تعرف أنني كنت أراقبك." |
dedim. Bana baktı, beni anımsadığını söyleyebilirim; ama kim olduğumu tam olarak çıkaramadı. bana baktı ve "Stephen Krosoczka?" | TED | فنظرت إلي وأستطيع أن أقول أنها تعرفت علي لكنها لم تستطع تحديدي ونظرت إلي وقالت "ستيفين كروسوكزكا" |
Bana baktı, ve sana asla söylemeyeceğim bir şey söyledi. | Open Subtitles | ... نظر إلي و أخبرني بشيء كنت أنوي أن لا أخبركِ به |
Ona bütün bu zırvalarımı anlattım ve bitirdiğimde bana baktı ve "Mmm mmm mmm. | TED | أعطيتها ملخصي كله ، وعندما انتهيت نظرت إلي وقالت : " هممم هممم هممم." |
diye sordum. Ve o, tabi ki, nihayetinde dokuz yaşında biri, bana baktı ve meraklı bir şekilde, " Okur-yazarlık nedir?" | TED | فقالت، وبطبيعة الحال، لكونها في التاسعة من عمرها، نظرت إلي وقالت بتساؤل، "ما هو محو الأمية؟" |