İşte bunlar 80 lerin sonundaki aktif sistemlerden bazı örnekler. | TED | هذه بعض الأمثلة من هذا النظام وهو يعمل في أواخر الثمانينيات. |
Size bu minimum yörünge oluşturmanın neye benzediğini göstermem için bazı örnekler vermeme izin verin. | TED | دعوني أعرض عليكم بعض الأمثلة كيف تبدوا تلك المسارات الأقل في مُعدل الذبذبة. |
Reddedilenler Koleksiyonun'dan bazı örnekler göstereceğim size. | TED | وسأعرض لكم بعض الأمثلة للأعمال المرفوضة. |
bazı örnekler verdin: Dişiler sosyal olanlar, dişiler dominant olanlar, kimin nasıl düşündüğünü bilmiyorum. | TED | لقد ضربت بعض الأمثلة: إن الإناث هي الاجتماعية، إن الإناث هي المسيطرة، لا أعلم كيف يفكر كل شخص. |
Vermem gereken bazı örnekler vardı. | Open Subtitles | -أجل، كان لدي بعض العينات لتسليمها |
Bunu bulmak çok zor. Belki sizde bazı örnekler vardır. | TED | يصعب الحصول عليه .. ربما يوجد بعض الامثلة عنه |
İşte Entropica iş başındayken bazı örnekler. | TED | هذه بعض الأمثلة على إنتروبيكا في الواقع. |
Size bazı örnekler göstereceğim ve bazılarını gözden geçireceğiz. | TED | سأريكم الآن بعض الأمثلة هنا، و سوف نتطرق لبعضها بشكل سريع. |
Bu insanlara şunu söyleyebilirim: Bunlar öğrencilerimin bana söylediği ya da dikkatimi çeken bazı örnekler. | TED | ويمكنني أن أقول لهؤلاء الأشخاص: هذه هي بعض الأمثلة على الأمور التي قيلت لي على لسان الطلاب ولفتت انتباهي. |
Şimdi size bunu daha net gösterebilmek için bazı örnekler vermek istiyorum. | TED | أليس كذلك ؟ لذا اسمحوا لي أن أضرب بعض الأمثلة عن هذا لجعل الأمر أكثر واقعية. |
bazı örnekler görüyorsunuz. Resimlere bakarsanız rüzgarla dağılması gereken ağaç poleni çok pürüssüz. | TED | وهذه بعض الأمثلة إن نظرتم إليها فهي تبدو ملساء جدا.. وهذه حبوب اللقاح الخاصة بالأشجار وهي مخصصة لكي تنقل بواسطة الرياح |
Bunlar bazı örnekler. Bu şey gerçekten heykel gibi. | TED | وبعد ذلك مجرد بعض الأمثلة. هذا الأمر في الواقع هو نموذج. |
Şimdi, dünyadaki yaklaşık yüz bin hasta derin beyin uyarılması cihazını taşıyor ve size hareket düzensizliğini, ruh hastalığı ya da bilinç düzensizliğini tedavi etmek için bu derin beyin uyarma cihazının kullanıldığı bazı örnekler göstereceğim. | TED | الآن، حصل حوالي مئة ألف مريض في العالم على التحفيز الدماغي العميق و سوف أريكم بعض الأمثلة لاستخدام التحفيز الدماغي العميق لمعالجة اضطرابات الحركة، اضطرابات المزاج و اضطرابات العمليات المعرفية |
Sonuncusu; eğlence dünyasında, bunu en iyi şekilde anlatabileceğimi düşündüğüm bazı örnekler. | TED | نأتى للجزء الأخير الذى سيكون عبارة عن بعض الأمثلة التي جمعتها واعتقد دعوني اقول،انها توضح علي الأقل افضل ما استطيع توضيحه في مجال الترفيه |
Çalışmalarımdan bazı örnekler vereyim. | TED | دعوني أعطيكم بعض الأمثلة على عملي. |
Eğer sana bazı örnekler gösterebilir. | Open Subtitles | إذا سمحتوا لي بأن أريكم بعض الأمثلة |
Size bazı örnekler vereyim. | TED | و دعوني أعطيكم بعض الأمثلة. |
Burada bazı örnekler var. | TED | وهنا بعض الأمثلة. |
Size bazı örnekler vereceğim. | TED | وسوف أعطيكم بعض الأمثلة. |
İşte bazı örnekler. | TED | هنا بعض الأمثلة |
Abby'e bazı örnekler getirdim. | Open Subtitles | لدي بعض العينات إلى (آبي) |
Şimdi bunların hepsi üzerinden tek tek gideceğim, sadece geçtiğimiz birkaç yıl içersinde ne yaptığımız hakkında bazı örnekler vereceğim. | TED | ساتحدث عنهم الان واحد تلو الآخر ساعطي بعض الامثلة فقط لما يجب علينا القيام به في السنوات القليلة القادمة |