Seyircinin ağlaması mı yoksa gülmesi mi gerektiği çoğu zaman belirsizdir veya Becket'e göre ikisi arasında fark yoktur. | TED | في كثير من اﻷحيان يصعب على الجمهور معرفة إن كان عليهم الضحك أو البكاء أو إن كان بيكيت يرى أي فرقٍ بين الإثنين. |
Sana Becket için oy kullanmanı emretmiştim, Canterbury piskopos seçiminde... | Open Subtitles | لقد أمرتك أن تصوت لـ(بيكيت)، بالانتخاب الذي جرى في (كانتربري) |
Kralın... Thomas Becket ile olan dostluğu öldü mü ekselansları? | Open Subtitles | هل صداقة الملك لـ(توماس بيكيت) قد ماتت يا صاحب السمو؟ |
Evlat, biliyorsun ben... şu sefil Becket'le uzlaşmana her zaman karşı oldum. | Open Subtitles | يا بني، تعلم إنني دائما عارضت إي ترضية مع ذلك الصعلوك (بيكيت) |
Becket'in başına birşey gelecek olursa göreviniz Alvarez'in işini bitirmektir. | Open Subtitles | "سّيد "ميلير"، ايّ شيء يحدث ل "بيكيت "واجبك انت سيكون إزالة ال"فاريز |
Becket bu işte en iyisidir ve eminim ki iş o noktaya gelmez. | Open Subtitles | ,بيكيت" ألافضل" وأنا متأكّد انه لا شيء يستطيع اعتراضه |
Becket ve ben uzun bir konuşma yapacağız. Herşeyi öğreneceğiz. | Open Subtitles | انا و "بيكيت" سوف يكون لدينا حديث طويل نريد ان نسمع كل شيء |
Ve bu görevi de sadık hizmetkarıma havale ediyorum. Thomas Becket. | Open Subtitles | وأعهد به إلى خادمنا الوفي، (توماس بيكيت) |
Ama oyununu oynamak için, Becket'e attığın bu kancaya fazla güvenme, O, benim adamım. | Open Subtitles | لكن لا تتكل على (بيكيت) كثيرا لتلعب لعبتك، فهو رجلي |
Becket, şeref duygusunun üstesinden, günden güne geldiği sürece... size hizmete sadakatle devam edecektir. | Open Subtitles | وطالما يتعيّن على (بيكيت) ارتجال شرفه من يوم إلى يوم، فسيعمل على خدمتك بإخلاص |
Thomas Becket, kraliyet fermanımla seni, | Open Subtitles | مرسومي الملكي بترشيحك أنت يا (توماس بيكيت)، |
Ben, Becket... Canterbury Başpiskoposu İngiltere Başpiskoposu siz yüce ekselanslarından, | Open Subtitles | "فإنني أنا (بيكيت)، مطران (كانتربري) وكبير أساقفة إنجلترا |
Thomas Becket... | Open Subtitles | لديّ أمر باستدعائك، يا (توماس بيكيت) لبلاط الملك |
Thomas Becket'i mahkemeye hesap vermek üzere üçüncü ve son kez olarak çağırıyorum. | Open Subtitles | استدعي الآن (توماس بيكيت) لهذه المحكمة القضائية، للمرة الثالثة والأخيرة |
Becket benim düşmanım... | Open Subtitles | إن (بيكيت) عدوي، لكن حسب الميزان الإنساني |
Bu nedenle, sana gülümsemeyi yasaklıyorum! Becket mahvolurken gülmeyeceksin! | Open Subtitles | لهذا أمنعك من التبسم، طالما (بيكيت) يتعرض للتدمير! |
Asla karım olmadın, ama Becket benim dostumdu. | Open Subtitles | لكنكِ لم تكونِ قط زوجة لي، أما (بيكيت) فكان صديقـًا لي، |
Becket, krallığımdaki tek zeki adam, ve bana cephe almış! | Open Subtitles | و(بيكيت) هو الذكيّ الوحيد بمملكتي، وهو ضدي! |
Kalk Thomas Becket. Ve bizi İngiltere Başpiskoposu olarak selamla. | Open Subtitles | انهض يا (توماس بيكيت)، وقم بتحيتنا ككبير أساقفة إنجلترا |
Tehlikeyi severiz Becket, bizi hayatta tutar. | Open Subtitles | إننا نستمتع بالخطر يا (بيكيت)، فهذا يبقينا على قيد الحياة |