Aslında onu oraya götürecektim, ama bekleyemedim. | Open Subtitles | كنتُ سأصطحبه إليه، لكن لمْ أستطع الإنتظار. |
20 yaşıma kadar bekleyemedim ve sonra sürebildim. | Open Subtitles | لم أستطع الإنتظار حتى أبلغ الـ20 لأقودها |
Onlari doyurdum, bekleyemedim. Senin gunun nasildi? | Open Subtitles | لقد أطعمتهما بالفعل، لم أستطع الانتظار كيف كان يومك؟ |
Biraz erken oldu ama bekleyemedim. | Open Subtitles | مبكر قليلاً، ولكن لا أطيق الانتظار. |
Nasıl başa çıktığını öğrenmek için bekleyemedim. | Open Subtitles | لم أستطيع أن أنتظر حتى أعرف كيف أمكنكِ أن تصمدي |
¢Ü Ve tekrar yola çıkmak için bekleyemedim ¢Ü | Open Subtitles | ولا أطيق صبراً" "لأصل للطريق مجدداً |
Onu bugün zaten gördüm. Üzgünüm. bekleyemedim. | Open Subtitles | رأيته سابقاَ آسفة لم أطق الانتظار |
İçeriye böyle girdiğim için özür dilerim Ama seni görmek için pazarı bekleyemedim. | Open Subtitles | أَنا آسف على إندِفاع للداخلِ، لَكنِّي لا أَستطيعُ أَنْ أَنتظرَ طول الطّريق حتى السّبتِ لرُؤيتك. |
Dünyaya haykırmak için bekleyemedim. | Open Subtitles | لم أستطع الإنتظار لأصيح بهذه الأخبار للعالم |
Yeni evi görmek zorundaydım, bekleyemedim. | Open Subtitles | -لم أستطع الإنتظار أتشوق لروية المنزل الجديد |
- Biliyorum ama bekleyemedim. | Open Subtitles | حسنا، أعلم، و لكن لم أستطع الإنتظار. |
Jackie, Sevgililer Günü'ne kadar bekleyemedim. | Open Subtitles | مرحبا جاكي لم أستطع الانتظار حتى عيد الحب |
ve ne kadar harika oldugunu söylemek için bekleyemedim. | Open Subtitles | و لم أستطع الانتظار حتى أخبرك كم هي رائعة |
Çok heyecanlandım. bekleyemedim! | Open Subtitles | لقد كنت متحمسة جداً , فلم أستطع الانتظار |
Teknelerim hazırlanıyor. Ben ise bekleyemedim. | Open Subtitles | سفني قيد التجهيز، لم أطيق الانتظار. |
Biraz erken oldu ama bekleyemedim. | Open Subtitles | مبكر قليلاً، ولكن لا أطيق الانتظار. |
Biliyorum ama medyumum dedi ki benim için büyük bir sürprizin varmış ve ben de bekleyemedim. | Open Subtitles | اعتفدت أننا سنتقابل في المطعم ؟ أعلم، لكن الرجل الروحاني قال أن لديك مفاجأة كبيرة لي، فلم أطيق الانتظار - رائع، بدأت الإيمان بالروحاني - |
Çok uzun süre yoktun. bekleyemedim. | Open Subtitles | أنت أختفيت لوقت طويل جداً وأنا فقط لا أستطيع أن أنتظر |
Teşkilatın iznini bekleyemedim. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن أنتظر للشريط الأحمر، |
Malum nedenlerle onayınızı bekleyemedim. | Open Subtitles | لأسباب واضحة لم أستطع أن أنتظر إذنكم |
¢Ü Ve Tekrar yola çıkmak için bekleyemedim ¢Ü¢Ü | Open Subtitles | ولا أطيق صبراً" "لأصل للطريق مجدداً |
evet, bekleyemedim. | Open Subtitles | لم أطق الانتظار |
Bir anlaşmamız vardı ama daha fazla bekleyemedim. | Open Subtitles | كَانَ بيننا إتفاق لَكنِّي لا أَستطيعُ أَنْ أَنتظرَ |