| Ya da taksinin kılavuz sistemine girmişlerdi ve parkta bekliyorlardı. | Open Subtitles | أو يمكن أنّهم قد إخترقوا نظام الملاحة للسيارة وكانوا ينتظرون. |
| kahve içiyorduk, çok geçmeden insanlar sıraya dizilmiş bu sevimli hareketi yapmak için bekliyorlardı. | TED | وفي غضون دقائق ، نكون جالسين في مقهى قريب ، ويكون هنالك صف من الناس ينتظرون ان يفعلوا هذا الشئ المحبب. |
| Onun gibi 15, belki 20 kişi vardı; bekliyorlardı. | TED | كان هناك 15، ربما 20 شخصا مثله ينتظرون. |
| General bekliyorlardı general görecekler. | Open Subtitles | انهم يتوقعون جنرالاً وهذا ما سوف يحصلون علية |
| Bizi bekliyorlardı. Nerede olacağımızı biliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا ينتظروننا لقد كانوا على علم بمكاننا |
| Askeriye.. Beni bekliyorlardı Onlar aldılar onlar sahte olduğunu söylediler | Open Subtitles | كان مسئوولو الجيش بإنتظاري فأخذوه وحللوه قائلين إنه مزيف |
| o binaya doluşan fotografçılar atlayacak insanları bekliyorlardı. yangında 11 kişi öldü. | TED | وفي هذا المبنى كان هناك مصورين ينتظرون أن يقفز الناس. أحد عشر شخصا أنتهى بهم المطاف أن لقوا حتفهم في هذا الحريق. |
| Kapıların açılmasını bekliyorlardı. | Open Subtitles | ينتظرون حتى تنفتح الأبواب، وما أن ألقيت .. |
| Özellikle Batı Avrupa Yahudi konvoyları sıralarını burada bekliyorlardı. | Open Subtitles | خصوصا قوافل اليهود الاوروبيين الغربيين ينتظرون دورهم هنا |
| Değişmek için ışiığı bekliyorlardı. | Open Subtitles | كانوا ينظرون إلى الجهة الأخرى لأنهم كانوا ينتظرون تغير الضوء |
| Maalesef Detroit'in parasal açıdan yapabileceği bir şey yoktu diğer yandan Yankee'ler kolları ve cüzdanları açık şekilde bekliyorlardı. | Open Subtitles | فريق ديترويت ، لا يمكن أن يتوافق مع متطلباته المالية اليانكيز كانوا ينتظرون بأذرع و محافظ مفتوحتين |
| Yesrib'de Muhammed'in yandaşları Peygamberin gelişini endişeyle bekliyorlardı. | Open Subtitles | فى يثرب كان أتباع محمد ينتظرون قدوم رسولهم بلهفة وشوق |
| Silahlı çatışma bekliyorlardı ama hiç ateş edilmedi. | Open Subtitles | وقد كانوا يتوقعون تبادلاً عنيفاً لإطلاق النار ولكن لم يحدث شئ |
| İsrail'den pırlantalar geldi. Benden ne bekliyorlardı ki? | Open Subtitles | تسلمت تواً شحنة من الماس- ماذا كانوا يتوقعون مني ؟ |
| Resmen bizi bekliyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا ينتظروننا |
| - Bilemem. Geldiğimde polisler beni bekliyorlardı. | Open Subtitles | الشرطة كانت بإنتظاري عندما ظهرت |
| Oradaki herkesin gözünü ensemde hissediyordum. Çuvallamamı bekliyorlardı. | Open Subtitles | في المكان تنظر بثقب خلف رقبتي, ينتظروني لكي أخفق |
| Suikast işi tamamen tuzaktı. Resmen beni bekliyorlardı. Diz çök! | Open Subtitles | عملية الاغتيال باكملها كانت فخا لقد كانوا بانتظاري |
| O gün kiliseye gidiyorlar. Yok, bizi bekliyorlardı. | Open Subtitles | إنه يوم الكنيسة لا، كانوا في إنتظارنا |
| Buradaydılar ve onun için bekliyorlardı. | Open Subtitles | الاسلكي لقد كانوا هنا بإنتظارها |
| Almanlar, çıkartmayı bekliyorlardı ancak nereye olacağı konusunda bir fikirleri yoktu. | Open Subtitles | الألمان توقعوا عملية الأنزال، لكن لم تكن لديهم فكره عن أين سيتم |
| Ve bütün bu mektuplar dönüşümüzde bizi bekliyorlardı. | Open Subtitles | وهذا كل البريد الذي كان بإنتظارنا عند عودتنا |
| İşte onlar alarm üzerine gelenlerdi ama diğer orospu çocukları zaten oradaydılar ve bizi bekliyorlardı. | Open Subtitles | أولئك الذين استجابوا إلى الإنذار كانوا هناك بانتظارنا |
| Masum, savunmasız bir halde üzerlerine gelen felaketten habersiz dönüşümü bekliyorlardı. | Open Subtitles | معرضين للهجوم، غير مرتابين منتظرين عودتى، فقط ليقابَلوا باللعنات تتهاوى عليهم |
| Çünkü bizi bekliyorlardı. | Open Subtitles | لإنهم يتوقعوننا |
| Sana dokunmak için uzun zamandır bekliyorlardı. | Open Subtitles | في قبضة يديّ أنا لأكون دقيقًا وقد كانت تنتظر لوقت طويل لتلمسك |
| Bu anı çok uzun zamandır bekliyorlardı. | Open Subtitles | لقد انتظروا وقتاً طويلاً من اجل هذه اللحظة |