Isabella benim her şeyimdi, ve sen onu benden aldın. | Open Subtitles | كانت إيزابيلا كل شيء بالنسبة لي وأنت أخذتها مني |
Bu iş benim her şeyimdi, Norah. | Open Subtitles | - لم أطلب منك ذلك نوره، ذلك العمل كان كل شيء بالنسبة لي |
O dükkan benim her şeyimdi. Benim kazanç kaynağımdı. | Open Subtitles | هذا المحل يعني كل شيء بالنسبة لي |
Burası benim her şeyimdi. Burada çalışmak, burada takılmak. | Open Subtitles | هذا المكان يعني لي كل شئ عملت به و صادقت به |
O benim her şeyimdi. | Open Subtitles | كان لي كل شئ |
Bir süre yaratıcım benim her şeyimdi. | Open Subtitles | لفترة من الوقت، كان صانعي يمثل كل شيء لي. |
Bugüne kadar şirket benim her şeyimdi. | Open Subtitles | إلى هذا اليوم, الشركة كانت كل شيء لي |
İlişkimiz benim her şeyimdi. | Open Subtitles | أعني ما بيننا كان كل شيء بالنسبة لي |
benim her şeyimdi. | Open Subtitles | لقد كان كل شيء بالنسبة لي |
O benim her şeyimdi. Ya şimdi? | Open Subtitles | انها تعني كل شيء بالنسبة لي |
Tatlı Danielle'im benim her şeyimdi. | Open Subtitles | لأجل هدف أسمى. عزيزتي (دانيال) كانت كل شيء بالنسبة لي. |
Sueno'ya gelince, O benim her şeyimdi. | Open Subtitles | بالنسبة لـ(سوينيو*)، *.لقد كانت تمثل كل شيء بالنسبة لي |
Angie benim her şeyimdi. | Open Subtitles | آنجي) كانت تعني كل شيء لي) |
O benim her şeyimdi. | Open Subtitles | كانت كل شيء لي |