Buraya orgazm enerjisiyle beslenmek için mi geldin? | Open Subtitles | سافرت إلي هنا للتغذية علي طاقة نشوة الإلتقاء الجنسي ؟ |
Henüz sütten kesilmedikleri için çiftleşme zamanında kreş gibi bir arada oldukları yerlerde toplanır ve yalnızca beslenmek için annelerinin yanına giderler. | Open Subtitles | هم لم يفطموا في الوقت الأخدود والفرقة الكبيرة معا في دور الحضانه العودة الوحيد إلى أمهاتهم للتغذية |
Benekli yunuslar beslenmek için kıyıları terk edip, derinlere gittiğinde şişe burunlar sığlıklarda avlanıyorlar. | Open Subtitles | بينما تَتْركُ الدلافينَ المرقّطةَ البنوكَ للتَغْذِية في الماءِ الأعمقِ , السمك قنيني الأنف يذهب إلى المياه الضحلة. |
Akşamları tepelerden, kurtlar beslenmek için aşağı inerler. | Open Subtitles | عندما تصبح الأشياء ناذرة في التلال, تأتي الذئاب إلى هنا لتتغذى. |
Her yaz 40 milyondan fazla penguen beslenmek için Güney Okyanusu'na gider. | Open Subtitles | ،في كل صيف ينطلق ما يربو على 40 مليون بطريقٍ إلى المحيط الجنوبي طلباً للطعام |
Bazı hayvanlar kıyıya beslenmek için değil yavrulamak için gelirler. | Open Subtitles | بعض الحيوانات تأتي إلى الساحل، ليس للتغذي ولكن لتلد صغارها. |
beslenmek için suyun derinliklerine inmek zorundadırlar. | Open Subtitles | انه يحتاجون إلى المغامرة في المياه العميقة للتغذية |
Her türden aç hayvan beslenmek için buraya gelir. | Open Subtitles | الحيوانات الجائعة من كل نوع يأتون إلى هنا للتغذية. |
O kadar isteklidirler ki beslenmek için bile durmazlar. | Open Subtitles | إنهم حريصون جدا، فهم حتى لا يتوقفون للتغذية. |
Köpekbalıkları, gelgit ritmi yüzünden bir kaç saatte bir koşulları değişen kıyıda beslenmek için bu özel taktikleri kullanabilirler. | Open Subtitles | أسماك القرش قادرة على استخدام هذه التكتيكات الخاصة للتغذية قرب الشاطئي بسبب إيقاع المد والجزر, الذي تتغير احواله كل بضع ساعات. |
Beni beslenmek için hiçbir canlı bir şey yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك شيء حي بالنسبة لي للتغذية. |
Güney Amerika'da beslenmek için bu tuzlu bakımevinden ayrılacaklar. | Open Subtitles | هم سَيَتْركونَ روضةِ الأطفال المالحةِ هذه للتَغْذِية في أمريكا الجنوبية. |
Sazangiller ailesinden balıklar da aynı nedenle burada, planktonla beslenmek için. | Open Subtitles | جاءَ Baitfish لنفس السببِ للتَغْذِية على plankton. |
beslenmek için ocaklardan çıkıyorlar. | Open Subtitles | هم يَخْرجونَ للتَغْذِية. |
Dünyada başka hiçbir yer bu kadar çok kambur balinayı beslenmek için toplayamaz. | Open Subtitles | لا يوجد اي مكان آخر في العالم تتجمع به الحيتان الحدباء لتتغذى باعداد أكبر. |
beslenmek için geldiğini sanmıştın. | Open Subtitles | أعتقدتُ بأنها كانت هنا لتتغذى. |
Lamashtu beslenmek için yaşar. | Open Subtitles | (لاماشتو) تعيش لتتغذى |
Her yaz 40 milyondan fazla penguen beslenmek için Güney Okyanusu'na gider. | Open Subtitles | ،في كل صيف ينطلق ما يربو على 40 مليون بطريقٍ إلى المحيط الجنوبي طلباً للطعام |
Elk var olan en yüksek miktarda proteinle beslenmek için kışın yemek sitilini değiştirmeyi öğrenmiştir. | Open Subtitles | الأيّل قد تعلم كيف يغير عاداته الغذائية فى الشتاء للتغذي فقط على العلف البروتيني المتوفر. |