Hani benim için temin ettiğin o biletlerle konserde geçireceğim o harika anlar var ya? | Open Subtitles | تعرفين التذاكر والوقت العظيم الذى سنقضيه فى الحفل؟ |
Evet, Biraz karışıklık vardı da biletlerle ilgili bir şey... | Open Subtitles | نعم , كان هناك اختلاط فى الامور مع... مع التذاكر , لذا |
Bilgisayarından çıkarttığın bu sahte biletlerle mi, Claire? | Open Subtitles | التي طبعتيها من على حاسوبكِ؟ هذه التذاكر الزائفة يا (كلير)؟ |
Ve şimdi burada bir otobüste oturuyorum saatimi vererek aldığım biletlerle eve geri dönüyorum, yani bir... | Open Subtitles | و ها انا أجلس في هذه الحافلة بتذاكر اشتريتها مقابل ساعتي متجها للمنزل كي |
Babam Hawks maçına aldığı biletlerle süpriz yapmıştı. | Open Subtitles | و قد فاجأنى أبى بتذاكر لفريق (هاوكس).. بالصف الأمامى فى الملعب |
Ben biletlerle konuşuyordum. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ... كَلام مع التذاكرِ... |
Gidiyorum. Sen de, bu biletlerle bir konserden çok çok daha fazlasına sahip olacaksın. | Open Subtitles | {\pos(192,215)} وستشهد أكثر من ماهو حفل بهذه التذاكر. |
Millet, Dört Omega Rho üyesi Colin'nin verdiği biletlerle Toronto'ya gittiklerini itiraf ettiler. | Open Subtitles | يا رفاق, 4 متعهدون من أخويّة (أوميغا رو) اعترفوا بأنهم... سافروا إلى "تورنتو" بتذاكر سفر أعطاهم إياها (كولين) |