| Onu okulun bilgisayarına girerken yakaladıktan sonra kopya vermek bunun yanında masum kaldı. | Open Subtitles | بعدما شهدته يخترق حاسوب المدرسة، فهذا يدلل أنّ الغش ليس سوى شيئاً بدائياً. |
| Babamın bilgisayarına bu deliği açan kişiler de onu bulmak istiyor. | Open Subtitles | الأشخاص الذين عملوا فتحة في حاسوب أبي المحمول يبحثون عنه أيضاً |
| - Daha fazla yaklaşma. - Üs bilgisayarına erişmeme izin ver. | Open Subtitles | الى حد أبعد تيلك , أعطني فرصة لأصل إلى كمبيوتر القاعده |
| Ve kesinlikle bilgisayarına girmedim çünkü o sınavları ben hazırlamıştım. | Open Subtitles | و بالتأكيد لم أخترق حاسوبه لأني كتبت جميع الأختبارت بنفسي |
| Hacker bilgisayarına sızıyor ve seni gözetlemek için webcam'ini kullanıyor. | Open Subtitles | المُهكّر يُصيب حاسوبك بها، ويُمكنهم إستعمال كاميرا الويب للتّجسس عليك |
| Anlaşılan Cumber'ın onun bilgisayarına yerleştirdiği virüs, klavye hareketlerini kaydediyormuş. | Open Subtitles | جليًّا، برنامج التجسس الذي زرعه في حاسوبها سجّل ضغات مفاتيح. |
| O hâlde Fleming'in yapması gereken tek şey, Nelson'un bilgisayarına önceden yazılmış bir mesaj gönderip onu kendi bilgisayarı hâline dönüştürmekti. | Open Subtitles | لذلك كان كل فليمينغ أن تفعل من هنا كان ل الإفراج السيناريو مكتوب مسبقا على جهاز الكمبيوتر نيلسون، تحويله إلى غيبوبة. |
| Yoli cinayetten bir gün önce çocuklarının bilgisayarına bazı fotoğraflar yüklemiş. | Open Subtitles | لقد رفعت صوراً لمنزل من حاسوب أطفالها قبل يوم من الجريمة. |
| Gizlice babamın bilgisayarına girdim ve orasıyla ilgili bir e-mail buldum. | Open Subtitles | لقد تطفلتُ على حاسوب أبي، ووجدتُ بريداً إلكترونياً للإستفسار عن الأرض. |
| Gotham'ın elektrik ana bilgisayarına eriştim. | Open Subtitles | لقد تمكنت من الدخول إلى حاسوب الالكتروني الرئيسي لـ غوثام |
| Merkezi savaş bilgisayarına koş ve şu kodları gir. | Open Subtitles | إنزل إلى حاسوب المعركة المركزي و أدخل هذه الرموز |
| GoneStar bataklık bilgisayarına bağlanalım ve seni oradan çıkartmaya çalışalım. | Open Subtitles | حسنا، دعنا نستشير حاسوب الرمال المتحركة بجونستارنا ونرى هل نستطيع اخراجك |
| Komutanım yön bilgisayarına göre hedefe sadece bir parsek kaldı. | Open Subtitles | سيدى, كمبيوتر الملاحة يوضح انه متبقى لنا فرسخ واحد لقطعه |
| Kültürel benzerliklerimiz, geminin bilgisayarına erişmeyi ve aygıtı konumlandırmayı benim için kolaylaştıracaktır. | Open Subtitles | التشابهات الثقافية بيننا ستساعدني على الدخول إلى كمبيوتر السفينة وتحديد مكان الجهاز |
| Uygun bir tepki için bilgisayarına yükleyecek. | Open Subtitles | سوف يغذى هذا الى حاسوبه ليحسب رد الفعل المناسب |
| Bütün yapmam gereken, onun bilgisayarına sızmanın bir yolunu bulmaktı. | Open Subtitles | كل ما يلزم القيام به هو ايجاد وسيلة للوصول الى جهاز حاسوبه |
| bilgisayarına danışmalısın. | Open Subtitles | أعتقد بأنك يجب أن تدير هذا خلال حاسوبك الصغير |
| Şu andan çok uzak olmayan bir gelecek düşünüyorum -- annem bilgisayarına gidiyor, internet tarayıcısını açıyor ve küçük bir robota bağlanıyor. | TED | هكذا انا اتخيل في زمن ليس بعيد جدا من الان تستطيع امي الذهاب الى حاسوبها تفتح متصفح وتدخل الى روبوت صغير |
| Bu rakamları navigasyon destek bilgisayarına gir. | Open Subtitles | تغذية هذه الأرقام في الكمبيوتر المساعدات الملاحية. روجر. |
| ...Madacorp'un ana bilgisayarına girebileceğim. | Open Subtitles | سوف اكون قادرا على الدخول على الحاسوب الرئيسي |
| Şu kablolar da muhtemelen adamımızın bilgisayarına bağlı. | Open Subtitles | وهذه الأسلاك من المحتمل أنها موصولة بحاسوب الرجل |
| Bu çoğalıcıların bağlanma bilgisayarına erişimini engelleyecek mi? | Open Subtitles | سيتوقف الربليكيتورز من الوصول لحاسوب الإتصال؟ |
| Polis Hillin bilgisayarına el koyduktan sonra hard diskinden bulundu. | Open Subtitles | اخذته من جهاز هاريسون هيل بعد ان صادرت الشرطة كمبيوتره |
| Peki o halde bunu Devlet Bakanlığı'nın bilgisayarına girebilir misin? | Open Subtitles | حسنا، هلّ بامكانك ادخال تلك المعلومة عن الهدية إلى حاسب وزارة الخارجية؟ |
| Richards, Bob Warner'ın bilgisayarına girmek için Nayir'le onun ofisine gitti. | Open Subtitles | وقد اخذ ريتشارد نايير الى مكتب ورنر لاخذ المعلومات من جهازه |
| 2 hafta önce, babanın bilgisayarına gizlice erişmesi için onu tutmuşsun. | Open Subtitles | إنه فتى قبل إسبوعين، إستأجرت ذلك الفتى للقرصنة على كومبيوتر أبّيكِ |
| Ama pilot ve yardımcı aklandı yani yerden biri mi uçağın bilgisayarına girdi? | Open Subtitles | ولكن الطيار و مساعده خارج دائرة الأشتباه إذاً هذا يعني أنه شخص من الأرض قام بأختراق حواسيب الطائرة |
| İncindiğini biliyorum ama kendini suçlamayı bırakmalısın bilgisayarına git ve onları bulana kadar eşele. | Open Subtitles | ولكن عليك ان تتوقف على عتاب نفسك اجلس علي حاسبك وابحث حتي تجدهم |