Size neden istemeyeceğinizi söyleyeyim: Çünkü başka bir ülkenin demokratik süreçlerine müdahale etmek istemezsiniz. | TED | حسناً، إن السبب الذي يجعلك لا ترغب في فعل ذلك، دعني أؤكد لك، هو رغبتك في ألا تتدخل في العملية الديموقراطية لدولة أخرى. |
bir ülkenin devletinin halkının üzerinde nasıl egemenlik kurduğunun, halkı ile nasıl yeniden kaynaşacağını araştırmasına ilişkin muhteşem bir örnek. | TED | مثال رائع في كيف يمكن لدولة - أمة يمكن أن تصل إلى -- تسعى إلى إرجاع الشيء لأصله مع شعبها |
Aramalarının sonunda yeni bir ülkenin sahillerine vardı. | Open Subtitles | أخذتها رحلتها أخيرا لشواطئ العالم الجديد |
bir ülkenin sadece toprak, nehir ve orman olmadığını anlıyor musun? | Open Subtitles | فهمت أن البلد أكثر من الكثير من الاوساخ ، والأنهار والغابات؟ |
bir ülkenin ürettiği ve birini öldüremeyecek tek şey silahtır. | Open Subtitles | الشئ الوحيد الذي تصنعه الدولة الذي يمكنه قتلك هو المسدسات |
Bu bir iş, Bayan Sawa. Ve ben de o işi, bir ülkenin yıkıntılarından geriye kalanların arasında oturarak kontrol ediyorum. | Open Subtitles | و أنا يمكننى إدارة تلك الأعمال بالجلوس أمام نافذتى _ فى غرفه أحلى بدوله أخرى _ |
Amerika'nın başka bir ülkenin kopyası olsun diye keşfedilmesi... çok aptalca geliyor. | Open Subtitles | يبدو شىءً أخرقاً أن تجعل من أمريكا نسخة من دولة أخرى. |
Kar delisi bir kapitalist, yabancı bir ülkenin doğal kaynaklarını sömürmekten suçlu bir adam olmasını yanı sıra O'Sullivan sadist bir çizgide ilerliyor. | Open Subtitles | ولم يكتفي بأن يكون مجرد رأسمالية يحركها الربح مذنب في نهب الموارد الطبيعية لدولة أجنبية سوليفان يحمل مسحة سادية |
Kirli 30'ludan biri yabancı bir ülkenin lideri. | Open Subtitles | أحد الثلاثين القذرين الآن قائد لدولة أجنبية |
Bağımsız bir ülkenin hava sahasında izinsiz olarak dolaştığımız ortaya çıkarsa iş uluslararası bir boyuta taşınır. | Open Subtitles | إذا تم إكتشاف أننا ننتهك المجال الجوي لدولة ذات سيادة سيتسبب ذلك في كارثة دولية |
Gelip yabancı bir ülkenin yönetimini değiştirebileceğini düşündü. | Open Subtitles | أنا أقصد , مجرد التفكير أنه سيأتي لدولة ويحاول تغيير طرق حكمها |
Aramalarının sonunda yeni bir ülkenin sahillerine vardı. | Open Subtitles | أخذتها رحلتها أخيرا لشواطئ العالم الجديد |
Aramalarının sonunda yeni bir ülkenin sahillerine vardı. | Open Subtitles | أخذتها رحلتها أخيرا لشواطئ العالم الجديد |
Senin bırakıp gittiğin bir ülkenin güvenliği için bunu yaptınız. | Open Subtitles | انت قتلتهم من اجل البلد التى ترفض العودة اليها الان |
Bu Güney Sudan'dan bir resim, yeni bir ülkenin ortaya çıkmasından sadece birkaç ay öncesi. | TED | هذه صورة من جنوب السودان، قبل شهرين فقط من ولادة البلد الجديد. |
Çoğunlukla da bir ülke içinde, hatta bir ülkenin küçük bir bölgesi içinde gerçekleşen bir güç savaşı. | TED | في الغالب الأعم، هو صراع قوة في بلد ما أو حتى في منطقة من هذا البلد. |
Kısa süre önce cehennem olarak adlandırılan bir ülkenin başkanısınız. | Open Subtitles | أنت رئيس الدولة التي أصبحت جحيمًا لا يطاق منذ فترة |
bir ülkenin sağlık sektörüne ne kadar harcadığını değil, insanlarının yaşam sürelerini ve hayat kalitesini ölçüyoruz. | TED | نحن لا نقيس كم تُنفق الدولة على الرعاية الصحية، لكننا نقيس مدى ونوعية حياة الناس. |
Çünkü Nelson Mandela, demokratik yollarla seçilen ve başa gelen ilk Güney Afrika başkanı olarak, karmaşa ortamında kayıp gidebilecek bir ülkenin durumuna şahit olmuştur. | TED | ﻷن نيلسون مانديلا، عقب توليه السلطة كأول رئيس ديمقراطي منتخب في جنوب أفريقيا، واجه وضع الدولة الذي يمكن أن ينزلق به إلى هاوية الفوضى. |
Bu bir iş, Bayan Sawa. Ve ben de o işi, bir ülkenin yıkıntılarından geriye kalanların arasında oturarak kontrol ediyorum. | Open Subtitles | و أنا يمكننى إدارة تلك الأعمال بالجلوس أمام نافذتى _ فى غرفه أحلى بدوله أخرى _ |
Başka bir ülkenin çıkarı için bizi engelliyorsunuz ki buna da vatana ihanet denir. | Open Subtitles | , قم بعرقتله لأجل منفعة دولة أخرى وندعى ذلك بالخيانة العظمي |