Ellerim bir şeyler yapmak için sıkıcıdır ve karakter için o kadar doğru gözükmektedir. | Open Subtitles | يداي تتوقان لفعل أي شيء وتبدو الحياكة مناسبة للشخصية |
- Fakat bu konu hakkında bir şeyler yapmak için çok geçti. | Open Subtitles | لكن الوقت تأخر لفعل أي شيء حيال هذا |
Onların bu konuda sanki bir şeyler yapmak için güçleri yok gibiydi. | Open Subtitles | والحكومة... وكان كما لو كانوا عاجزين لفعل أي شيء حيال ذلك. |
Teknoloji için çok fazla zaman harcıyoruz deneyimlerle, ince ayarlarla bir şeyler yapmak için tam anlamıyla ucuz yollar arayarak. peki neden bunu sosyal alanda da yapmayalım? | TED | في التقنية، ننفق الكثير من الوقت نختبر، نعدل، ونصقل، للحصول على أرخص الطرق على الإطلاق لفعل شيء ما. لم لم نفعل نفس الشيء في مجال السياسة الإجتماعية؟ |
Peter, açık havada bir şeyler yapmak için kızlardan telefon geldi. | Open Subtitles | بيتر , وصلتني مكالمة من الجمعية لفعل شيء ما في الهواء الطلق |
Yahudiler konusunda bir şeyler yapmak için 30 yılınız vardı ama devam etmelerine seyirci kaldınız. | Open Subtitles | كان لديك 30 عاما لفعل شيء بشأن اليهود ولكنك جعلتهم يحصلون عليه |
Sen ve ben ise, bu konu hakkında bir şeyler yapmak için buradayız. | Open Subtitles | وأنت وأنا, الآن نحن في موضع لنفعل شيئاً حيال الأمر |
- Bu konuda bir şeyler yapmak için. | Open Subtitles | لنفعل شيئاً حيال ذلك |
Hayatında güzel bir şeyler yapmak için bir şansı vardı. | Open Subtitles | كان لديه فرصة لفعل شيء في حياته |
Bir yükümlülüğümüz var... Bu konuda bir şeyler yapmak için gayretimiz var. | Open Subtitles | ...لدينا التزام لدينا سلطة أخلاقية لفعل شيء بخصوص ذلك |
Bu konuda bir şeyler yapmak için eşsiz niteliklerin var. | Open Subtitles | إنكِ مؤهلة لفعل شيء بخصوص ذلك. |
Felicity, şu anda bir şeyler yapmak için çok doğru bir zaman. | Open Subtitles | فيليستي)، الآن) هو الوقت المناسب لفعل شيء ما |