Doğu Yakasında sahte-lezbiyen bir çift, sağ- kanat Cumhuriyetçilerle bir akşam yemeğine katıldı. | Open Subtitles | ذهب إثنتان من الشواذ لحضور حفلة عشاء لمؤيدين الحزب الوطني |
Evet, üzgünüm. bir akşam yemeğine davetliyiz. | Open Subtitles | ... نعم , أنا أسف , أنا لديّ . نحن ذاهبون من أجل حفلة عشاء |
- Miriam beni berbat bir akşam yemeğine getirdi. | Open Subtitles | ـ لأن (ميريام) أصطحبتني إلى حفلة عشاء بشعة |
Hey, bir akşam yemeğine daha çıkmak ister misin? | Open Subtitles | مهلا، هل تريد أن تفعل العشاء مرة أخرى؟ |
Hey, bir akşam yemeğine daha çıkmak ister misin? | Open Subtitles | أترغبين أن نتناول العشاء مرة أخرى؟ |
Dün gece Bay Liu tarafından bir akşam yemeğine davet edildim. | Open Subtitles | لكن ليلة أمس دعاني السيد (لو) إلى حفلة عشاء صغيرة |
Pekala, TED'den geri döndüm ve bir sonraki hafta New York'da, Yural Levin'in de dahil olduğu bir grup muhafazakar insanla görüşeceğimi bildiğim bir akşam yemeğine davet edildim. Ve bu buluşmaya hazırlanmak için, Levin'in National Affairs' de yazdığı "Refah bir Devletin Ötesinde" adlı makaleyi okudum. | TED | حسناً، عدت من مؤتمر تيد و في الاسبوع التالي، كنت مدعواً الى حفلة عشاء في واشنطن دي سي، حيث اعرف انني سأقابل عدد من المفكرين المتحفظين بمن فيهم (يوڤال ليڤن) استعداداً للإجتماع قرأت مقال لـ يوڤان في مجلة (ناشونال افيرز) بعنوان "بعيداً عن دولة الرعاية الاجتماعية" |