"bir araç olarak" - Traduction Turc en Arabe

    • أداة
        
    • كأداة
        
    • كوسيلة
        
    Cep telefonu, siyasal özgürlüklerini kazanmaya yarayan önemli bir araç olarak dünyanın pek çok tarafında, insanlar tarafından kullanılıyor. TED أعطت الهواتف النقالة الناس حول العالم أداة مهمة تمكنهم من اكتساب حُريتهم السياسية.
    Aslında bu robot sinirbilimi için bilimsel bir araç olarak tasarlandı. TED في الحقيقة تم تصميم هذا الربوت ليكون أداة تُستخدم في علم الأعصاب.
    Bilirsiniz, şid -- şiddet siyasi bir araç olarak bugünlerde epey rağbet görüyor. TED كما تعلمون فالعنف أيضا أداة سياسية .. والغضب اليوم يملأ المكان هنا تماما ..
    Benim için İnternet kullanışlı bir araç olarak başladı ve şimdi ise günlük yaşamım için bağlı olduğum bir şey haline geldi. TED بالنسبة لي .. بدء الانترنت كأداة مفيدة واليوم اصبحت اداة لا يمكن التخلي عنها وجزء من الوجود اليومي
    bilim insanları tarafından yapıldı, ama bu yolda kullanabilecekleri bir araç olarak matbaa olmadan yapamazlardı. TED فقد تم إنشائها من قِبل العلماء، لكن لم يكمن من الممكن لهم إنشائها إن لم يكن لديهم آلة الطباعة كأداة للاستخدام.
    Netra ve ben 200 yıllık planımızda teknolojiyi dijital mirasımızı gerçek manada şekillendirecek bir araç olarak kullanıyoruz. TED نستخدم أنا ونيترا التكنولوجيا كوسيلة في خطة ال200 عام الخاصة بنا لحفظ إرثنا الرقمي
    "Agentic Hâl"de kişi, kendini diğerlerinin isteklerini gerçekleştiren bir araç olarak görür. Open Subtitles الدولة العميلة حيث أن الفرد فيها يعرّف عن نفسه بكونه أداة تنفذ رغبات الآخرين
    Her zaman kullandığım gibi kullanıyorum, psikiyatrik bir araç olarak. Open Subtitles أنا أستخدمها كما استخدمتها دوماً أداة نفسية
    Sonuç olarak ben beş duyu teorisini hayatımdaki farklı deneyimleri değerlendirmede işe yarar bir araç olarak görüyorum ve sonrasında bu deneyimleri tasarımlarımda uygulamayı umuyorum. TED ولأختم حديثي, أعترف أني قد وجدت نظرية الحواس الخمسة أداة مهمة جدا لتقييم تجارب مختلفة في حياتي, ومن ثم آخذ أفضل تلك التجارب آملا أن أدمجها في تصاميمي.
    Öte yandan, bu durum projenin bilimselliği bakımından altın değerindeydi çünkü bu bebeği hayatta tutabilirdik, bilimsel bir araç olarak kullanıp, yedi ton oksijenin nereye kaybolduğunu anlamaya çalışabilirdik. TED لكن من جهة أخرى كان هذا الأهم علميا في المشروع. لأننا في الحقيقة يمكن التعامل مع هذا الطفل، بوصفه أداة علمية ، ونرى ما إذا كان يمكننا ، في الواقع ، أن نعرف أين ذهبت السبعة أطنان من الأكسجين.
    Fotografçılık karşımıza bir anda adalet sistemine masumları suçlu gösteren bir araç olarak çıkıyor. Ve adelet sistemi fotografın doğruları gösterme limitlerini doğru tahmin etmekte sınıfta kalıyor. TED التصوير يقدم لنظام العدالة ضد المجرمين أداة تقوم بتحويل المواطنين الأبرياء إلى مجرمين. ونظام العدالة على المجرمين فشل في تحقيق فواصل للاعتماد على التعرف الفوتوغرافية.
    Şimdi, ekonomide, alış verişi mümkün kılabilmek için, karşılıklı olarak belirsizliği azaltan bir araç olarak kurumlar fikrini inceleyen ilk kişilerden biri Nobel ödüllü ekonomist Douglass North idi. TED الأن، أحد أوائل الأشخاص الذين استكشفوا فعلاً فكرة أن تكون المؤسسات أداة في الاقتصاد لخفض شكوكنا ببعضنا البعض و نكون قادرين على ممارسة التجارة كان الإقتصادي الحائز على جائزة نوبل (دوغلاس نورث).
    Biraz oyuncağa benziyor fakat kedi bacaklarının özelliklerini incelemek için bilimsel bir araç olarak kullanıldı. TED يبدو مثل اللعبة، ولكن تم استعماله حقا كأداة علمية للتحقيق في هذه الخاصيات لأطراف القط.
    1950'lere kadar araştırmacılar plaseboları standart bir araç olarak yeni tedavileri test etmek için kullanıyordu. TED في الخمسينيات من القرن الماضي، استخدم الباحثون علاجات وهمية كأداة قياسية لاختبار علاجات جديدة.
    Benim açımdan şahsen kuantum fiziğini sadece kuantum bilgisayar yapmak için bir araç olarak görmüyorum. TED وبالنسبة لي، شخصيًأ، لا أر الفيزياء الكمية فقط كأداة لبناء الحواسيب الكمية.
    Artırılmış gerçeklik aynı zamanda sistemik baskıya karşı savaşan organizasyonları desteklemek için bir araç olarak da kullanılabilir. TED يمكن أيضاً إستخدام الواقع المعزز كأداة لدعم المنظمات التي تقاتل ضد القمع النظامي.
    Çünkü vakum teknolojisi o kadar ucuzlamakta ve etkinleşmekteydi ki, bütün dünyadaki biliminsanları araştırmaları için onu bir araç olarak kullanabilmekteydi. Open Subtitles لأن تقنية الفراغِ كانت تصبحُ اكثر رخصاً بكثير وأكثر كفاءة، العلماء في جميع أنحاء العالم يستطيعوا استخدامه كأداة للبحوث.
    Hey, müvekkil parasını vermek isterse bir araç olarak kullanırız. Open Subtitles قارئ للجنة المحلفين ؟ بحقك،اذا كان العميل يريد ان يدفع استغلة كأداة.
    Ona sahip olamayız. Ve bence, insanların derin yerleşim problemleri üzerine düşünürken bunu kavramsal bir araç olarak görmek hiç de kullanışlı değildir. TED و أظن, أنه كوسيلة تصور لمشكلة سكن الإنسان العميقة يجعلها غير مستعملة
    Ancak bu fikri ele alırsak, yiyecekleri dünyamızı daha iyi şekillendirebilmek için çok güçlü bir araç olarak kullanabiliriz. TED لكن إذا إستعنّا بهذه الفكرة بإمكننا أن نستخدم الغذاء كوسيلة فعّالة لتشكيل العالم بشكل أفضل
    Kadınların cinselliklerini kontrol etmek için nerdeyse her kültür, din ve yüzyılda güçlü bir araç olarak kullanıldı. TED تم استعمالها كوسيلة قوية في سبيل السيطرة على جنسانية المرأة في كل ثقافة وديانة وعصر تاريخي تقريبًا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus