Vakti zamanında, bir aslanın şöhreti etrafa yayılmış. | Open Subtitles | ذات يوم، كان هناك أسد ذاع صيته بالداخل والخارج |
İşte bu yüzden bir aslanın üzerine eğilip seni yediğini zannediyorsun. | Open Subtitles | ولهذا السبب تشعر كما لو كان هناك أسد... على وشك إفتراسك. |
Bir keresinde, bir aslanın bir tavşanı yediğini gördüm " Hayvan Krallığında " | Open Subtitles | انا مرة شاهدت اسد يلتهم ارنبا في برنامج مملكة الحيوان |
Gisani, tek bir aslanın bir antilop getirdiğini ancak ondan iki tanesinin beslendiğini açıkladı. | Open Subtitles | جيساني شرح ان اسد وحيد إصطاد هذا الظبي لكن أسدان أكلا منه |
Eskiden kadınların mahrem bölgelerine indiğin zaman yavru bir aslanın yelesine sokulmuş gibi hissederdin kendini. | Open Subtitles | اتذكر عندما كنت أداعبهم بالأسفل كان الأمر مثل مصارعة شبل اسد بفمي |
bir aslanın iştahına ve bir atın gücüne sahiptir, epey hızlı koşabilen bir at. | Open Subtitles | رغبته في الفراش يمكن ان تكون خشنة احيانا لديه شهية اسد و قوة حصان حصان ينطلق بثبات |
bir aslanın açlık nedeniyle öldürmesi için çok erken. | Open Subtitles | ما كان اسد ليجوع بهذه السرعة ويقتل |
– Öyle bir şeyi hiç görmemiştim. bir aslanın vücuduna ve bir akrebin kuyruğuna sahipti. | Open Subtitles | -أنا لم أرى أبداً شيئاً مثل هذا من قبل لديه جسم اسد وذيل عقرب |
bir aslanın kanadı olsa gerek. | Open Subtitles | ربما يكون جناح اسد |