Tasarım, çok büyük bir ayrıcalık ama daha da önemlisi büyük bir sorumluluk. | TED | التصميم هو امتياز ضخم، لكنه مسؤولية أكبر من ذلك. |
Belki de bunun kur yapan çiftler için bir ayrıcalık olduğunu bilmiyorsundur. | Open Subtitles | -ما هذا ؟ ربما لا تعرف بأن هذا امتياز لخطب ود الأزواج |
Bu gerçekten beklemiş olmaya değer bir ayrıcalık kuzen. | Open Subtitles | هذا حقا إمتياز يستحق أن ينتظر الإنسان لأجله يا بنت العم |
Sizin gibi bir suç dehası ile çalışmanın bizim için bir ayrıcalık olduğunu bilmenizi istiyoruz. | Open Subtitles | أردنَاك أَنْ تَعْرفَ اي إمتياز هو كَانَ لنا. للعَمَل مَع عبقري إجرامي مثلك |
Yüksek eğitim herkes için bir hak olmaktan çıkıp azınlık için bir ayrıcalık oldu. | TED | لم يعد التعليم العالي حقاً للجميع و أضحى امتيازاً للقلة. |
Hareket olağanüstü bir ayrıcalık ve aile büyüklerimizin hiçbir zaman hayal dahi edemediği birçok şeyi yapmamızı sağlıyor. | TED | التنقل ميزة رائعة، وسمح لنا بعمل الكثير مما لم يكن أجدادنا قادرين حتى أن يحلموا به. |
Yeni Almanya için ölmen senin için bir ayrıcalık olacaktır. Şunu plağa koy. | Open Subtitles | سيكون هذا إمتيازا لك أن تموت من أجل ألمانيا الجديده ضع هذا على راديو السفينه |
İyi. Fakat bu sana bir ayrıcalık sağlamayacak. Burada hepimiz eşitiz. | Open Subtitles | حسنا ولكن أفهم أن ذلك لن يخول لك أى أمتياز كلنا هنا سواسيه |
- Özgürlük bir ayrıcalıktır, Bay Shore, hak değil. - bir ayrıcalık? | Open Subtitles | الحرية امتياز يا سيد ,شور وليست حق امتياز |
Bu sadece, çalışırken dikkatini toplaman için bir ayrıcalık. | Open Subtitles | إنه فقط امتياز لرؤيتك و انت تفكر في العمل |
Uh, Dr. Magnus gibi bir kadın mı? bir ayrıcalık. | Open Subtitles | العمل لدى امرأة كالطبيبة ماغنيس إنه امتياز |
Seni bir kere kandırmak, eğlenceliydi ama aynı şekilde iki kere kandırmak bir ayrıcalık. | Open Subtitles | دكتور، أن أستغبيك مرة كانت متعة لكن أن أستغبيك مرتين و بنفس الطريقة فهو امتياز |
Aşk bizim gibi bir insanlar için alakasız, bu bizim paylaşabileceğimiz bir ayrıcalık değil. | Open Subtitles | الحب لا صلة له بأناس مثلنا، امتياز لا نتشاركه. |
Genç erkeklerin ölmesini bir ayrıcalık olarak mı görüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه امتياز أن تشاهد الرجال الشباب يموتون؟ |
Eskiden ailenin bir hak olduğunu düşünürdüm. Ama değil, bir ayrıcalık ve kazanılması gerekiyor. | Open Subtitles | دائماً ما أعتقدت أن العائلة هي حق ولكن هي ليست كذلك بل هي إمتياز ويجب أن تستحقه |
Oy kullanmanın bir ayrıcalık olduğunun farkındayız tabii ama kızımın adının o oy pusulasında olması çok daha fazla anlam-- | Open Subtitles | اعني نعرف ان التصويت هو إمتياز لكن أن يكون اسم ابنتي على ورقة الإقتراع تلك فذلك يعني الكثير |
Bu akşam burada sizin gibi iyi insanlar arasında olmak ve hem bu kampanya, hem de Amerikan halkı için çok kritik bir konuyu görüşmek, ne büyük bir ayrıcalık. | Open Subtitles | الذي إمتياز لي لِكي يَكُونَ هنا لَك ناس جيدون اللّيلة... . . وللتَحَدُّث عن قضيةَ ذلك حرجُ جداً... |
Yoksulluk olmadan var olmanın bir ayrıcalık değil, hepimizin hak ettiği bir hak olduğu bir geleceğe inanıyorum. | TED | أؤمن بمستقبل لا يكون فيه انعدام الفقر امتيازاً بل حقاً نستحقه جميعاً. |
- Doğrusu, bir ayrıcalık olarak görüyorum bunu. | Open Subtitles | -الحقيقة اننى اعتبره امتيازاً -ماذا؟ |
Ve şahsen, ben bunu bir ayrıcalık sayarım. | Open Subtitles | و، شخصياً، سأعتبره امتيازاً |
Şimdi herhalde bugün önünüzde durmanın benim için ne büyük bir ayrıcalık olduğunu size açıklamama gerek yok. | TED | الأن, أنا أفترض أني لا أحتاج أن اشرح لكم كم هي ميزة عظيمة لي أن أقف أمامكم اليوم. |
Senin kafayı 0 numaraya vurduracağım ta ki bu saçın doğru birşey olmadığını öğrenene kadar--Bu bir ayrıcalık. | Open Subtitles | سأحلق لك شعرك ايها الشاب حتى تتعلم أن الشعر ليس حق بل هو ميزة |
Ailenizin geleceği için, size bir ayrıcalık sağlanacak. | Open Subtitles | هو سيكون إمتيازا لمساعدة أنت تخطّط ل مستقبل عائلتك. |
Teşekkürler efendim. Bu bir ayrıcalık. | Open Subtitles | .أشكرك لإستضافتي، سيّدي .أنه أمتياز حقيقي |