O da bana Yahudi inanışına göre, onun gerçek bir birey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لذا قالت لى أمى عن القانون اليهودى وانها لم تعد شخص بعد |
O da bana Yahudi inanışına göre, onun gerçek bir birey olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لذا قالت لى أمى عن القانون اليهودى وانها لم تعد شخص بعد |
Halkın içine karıştığımda, sorumluluk sahibi bir birey gibi davranabilirim. | Open Subtitles | كي أظهر كبالغ راشد حينما أعود للانخراط بالمجتمع. |
Herkes bir birey olarak bununla ilgili bir şey yapabilir. | TED | وكل شخص يستطيع فعل شيء بهذا الخصوص كفرد. |
İşlevini yerine getiremeyen reproduktif bir sistem yavrusu olmayan bir birey üretir, ve bu birey daha sonra gen havuzundan atılır. | TED | الجهاز التناسلي الذي يفشل في القيام بعمله ينتج فرداً بدون ذرية, وذلك الفرد يُلقى خارجا من النظام الجيني. |
Sizin o Musevi inanışlarınıza göre bir birey olmadığı için umursadığını fark etmemiştim. | Open Subtitles | انا لم أعلم أنه يبالى بما انها لم تكن شخصا بعد بناءا على القانون اليهودى |
Bir tek şunu anlamalısınız ki, sadece bir birey olmak bile insan kapasitesinin üstündedir. | Open Subtitles | ما عدا يَفْهمُ ذلك فقط أنْ يَكُونَ شخصَ واحد أكثر مِنْ بما فيه الكفاية لأيّ إنسان للمُعَالَجَة. |
Bu da onun gerçek bir birey olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | لذا هذا يثبت أنها لم تعد شخص بعد |
Bu da onun gerçek bir birey olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | لذا هذا يثبت أنها لم تعد شخص بعد |
- Asla gerçek bir birey olamadı. | Open Subtitles | ماذا؟ لم تعد شخص بعد |
Isabel'in asla gerçek bir birey olmadığını biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين ان ايزابيل لم تعد شخص بعد؟ |
Kateb ya da Aashif Khaleel büyümüş yetişkin bir birey olarak 2004 yılında ortaya çıktı. | Open Subtitles | عاشف خليل) قد ظهر) كشخص راشد متشدّد سنة 2004 |
Coldwater Ranch'den sorumluluk sahibi bir birey olarak çıkacaksın. | Open Subtitles | سوف تغادر منشأة "كولدووتر" كبالغٍ راشد. |
Yetişkin bir birey olarak kendi sigortamı edineceğim. | Open Subtitles | -وأنا راشد وسأحصل على تأميني الصحي |
Metafor açıktır: Dağa bir birey olarak girersiniz, ancak bitkinlik, fedakarlık yoluyla, gezegendeki yerini tekrar teyit etmiş bir halk olarak çıkarsınız. | TED | والمجاز هنا واضح: أنك تدخل إلى الجبل كفرد ومن خلال التعب والتضحية وتخرج كمجتمع جدد مرة أخرى مكانه في الكوكب |
Bu yüzden Batı'nın gerçekten sadece bir birey olarak düşünmek yerine, doğuya doğru bir adım atması ve kolektif hakkında bir bütün olarak düşünmesi gerektiğini düşünüyorum. | TED | لذا أعتقد أن الغرب يحتاج فعلاً للمضي خطوة نحو الشرق وأن يفكر في المصلحة العامة ككل بدلاً من التفكير فقط في نفسه كفرد. |
Aksine, her bir çocuğun kendisinin bir birey olarak algılanmadığı bunun yerine daha büyük bir şeyin temsilcisi olarak görüldüğü bir atmosfer oluşmasına neden olmuştu. | TED | بدلا من ذلك, خلق بيئة حيث كان كل طفل فيها يُنظر إليه, ليس كفرد مستقل بذاته, بل كممثل لشيء أضخم. |
Psikolojik bir teoriye göre yaptığı her hatanın cezasını çekeceğini bilen bir birey daha doğru ve daha etkili bir şekilde öğrenir. | Open Subtitles | النظرية النفسية تقول أن الفرد يتعلم، أكثر دقة وكفاءة لو أدرك أن كل خطأ سيجلب عقوبة |
Sıradan bir birey güçlü olamaz diye bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب يمنع الفرد من أن يكون مفوّضا بشكلٍ كامل |
bir birey bu kutuda ya heteroseksüelliği ya da bu kutuda homoseksüelliği seçecekti. | Open Subtitles | على الفرد إمّا وضع علامة صح في هذا المربع، مُتغاير الجنس، أو هذا المربع، شاذ جنسياً. |
Sizin o Musevi inanışlarınıza göre bir birey olmadığı için umursadığını fark etmemiştim. | Open Subtitles | انا لم أعلم أنه يبالى بما انها لم تكن شخصا بعد بناءا على القانون اليهودى |
Bir tek şunu anlamalısınız ki, sadece bir birey olmak bile insan kapasitesinin üstündedir. | Open Subtitles | ما عدا يَفْهمُ ذلك فقط أنْ يَكُونَ شخصَ واحد أكثر مِنْ بما فيه الكفاية لأيّ إنسان للمُعَالَجَة. |