bir dükkânda çalışıyordu büyükbabamın alışveriş ettiği hırdavat dükkânında. | Open Subtitles | كان يعمل في متجر. متجر العتاد الذي كان جدي يشتري منه. |
Silahlarla dolu bir dükkânda müşteriler hiç gerilmiyordu doğrusu! | Open Subtitles | جعل العملاء يشعرون حقّا بالآمان في متجر مليئ بالأسلحة. |
Bunları Tuscany'deki küçük bir dükkânda görmüştüm. | Open Subtitles | وجدتها في متجر صغير في توسكاني |
Normal bir dükkânda bulamayacağım bir şey. | Open Subtitles | شيئا ربما ... لا يمكنك ايجاده في متجر الصحة؟ |
Kim'in eski erkek arkadaşı Lyla Gomez bahçe malzemeleri satan bir dükkânda çalışıyordu. | Open Subtitles | لايل جوميز صديق "كيم" السابق اعتاد أن يعمل في متجر للبستنة |
Vay be. bir dükkânda iki tane indirimli elbise. | Open Subtitles | وجدتي غنيمتان في متجر واحد |
Evet, Rex'in eskiden müzik çaldığı bir dükkânda çalışıyor. | Open Subtitles | نعم , إنها تعمل في متجر الموسيقى الذي إعتاد (ريكس ) على العزف به |
Madge de bir dükkânda iş bulmuş. | Open Subtitles | و(مادج) وجدت عملاً في متجر |