Şişman bir adamın karnına yumruk atmış ucuz bir fahişe gibi yerimden düştüm. | Open Subtitles | انسحب كعاهرة أصيبت في البطن من رجل سمين ذو قرح في وجهه |
Herkes neden öyle söylüyor bilmiyorum ama bu kıyafet seni kesinlikle bir fahişe gibi göstermiyor. | Open Subtitles | بالطبع أتعرفين ، لا أعرف عن ماذا يتحدث الجميع أن الرداء لا يُظهركِ كعاهرة |
- Gerçek bir fahişe gibi görünüyor. | Open Subtitles | جايك، حقيقي هي تبدو مثل العاهرة |
bir fahişe gibi. | Open Subtitles | مثل العاهرة. [يتحدث بالإسبانية] |
Ucuz bir fahişe gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | تبدين كعاهرةٍ رخيصة |
Kampüs etrafında ucuz parfüm tutkusuyla gülünç bir fahişe gibi dolanıyorsun. | Open Subtitles | تتخبطين حول الحرم الجامعي مثل عاهرة سخيفة مع ولع للعطور الرخيصة |
Onu bir fahişe gibi kullanıp, kenara fırlattın. | Open Subtitles | أنت استغليتها كسافلة ورميتها بعد ذلك |
Beni sikik bir fahişe gibi hissetirmeni kabul etmiyorum kimi isterse siken, çünkü bunu yapabilirim, ben yalnızım. | Open Subtitles | ليس مسموح لك بأن تشعرني أنني عاهرة لعينة للشخص الذي أنا عليه مسموح لي هذا لأني عازبة |
Öyle mi? O zaman ona kaliteli bir fahişe gibi davranayım. | Open Subtitles | إذن يجب أن أعامله كعاهرة من الطبقات العليا |
Memnun oldum. Genelde bir fahişe gibi giyinmem. | Open Subtitles | يسرّني لقاؤك، لا ألبس دائماً كعاهرة قديرة |
Sana ucuz bir fahişe gibi davranmamada ısrar ettin... çünkü bu azmanın tek yolu. | Open Subtitles | أنتِ مصرة أني رميتك وعاملتك كعاهرة رخيصة لأن تلك الطريقة الوحيدة التي بامكاني ايقافك |
Gazı köklediğinde,nikel bir fahişe gibi seni park alanına yanaştıracak. | Open Subtitles | بدعسة على الدواسة سترميك للخلف كعاهرة في موقف الشاحنات |
Kolunda bir küçük çizik var ve ağlayarak sen bana geliyorsun, tıpkı yüzüğümü öpen bir fahişe gibi. | Open Subtitles | جرح صغير في يدك جعلت تاتي الي باكيا كعاهرة قبل خاتمي |
bir fahişe gibi vuruyorsun! | Open Subtitles | تضرب مثل العاهرة ! |
- Erkek bir fahişe gibi giyiniyorsun. | Open Subtitles | -وتلبس كعاهرةٍ ذكر |
İlk seferin özel olmalı, üvey babanın sana ısmarladığı bir fahişe gibi. | Open Subtitles | الأوّل يجدر أن يكون شخصاً خاصّاً، مثل عاهرة يشتريها لك أبوك. |
Plajda ayvayı yemiş ve sonra da cesedini bulmalarından önce güneşte bir hafta kavrulmuş ölü bir fahişe gibi kokuyorsun. | Open Subtitles | فرائحتك مثل عاهرة ميته غُسلت على الشاطئ وأحمرت تحت الشمي لأسبوع قبل أن يجدوا جثتها حتى |
O senin saçını yaptığından beri, sonunun büyük bir fahişe gibi görünmek olduğunu düşüyorum. | Open Subtitles | بما أنه من تسرح شعرك فمن الأرجح أنني سأصبح أبدو مثل عاهرة كبيرة |
Çirkin bir fahişe gibi görünüyorsun! | Open Subtitles | تبدين كسافلة قبيحة وجبانة |
Beni bir fahişe gibi düşün. | Open Subtitles | تخيل أنني عاهرة |