Yüzünde kalıcı bir gülümsemeyle doğan bir hayvanı kim nasıl sevmez ki? | TED | ما أعنيه، ما الذي لا يمكنك أن تحبه في حيوان وُلد بابتسامة ثابتة على وجهه؟ |
Dövüş bittikten sonra babanız memnun olmuş bir gülümsemeyle bir dövüş daha rica etti. | Open Subtitles | بعد ان انتهت المعركة,والدك طلب مني أن يبارزني مرة أخرى ولكن بابتسامة راضية |
Kocası, yüzünde bir gülümsemeyle orada vefat ettiğini söyledi. | Open Subtitles | وقال زوجها أنه ذلك المكان الذي وافتها المنية فيه مع إبتسامةٍ على وجهها |
Dalgınca bir gülümsemeyle | Open Subtitles | وتبتسم بذهن شارد |
Herif suratında bir gülümsemeyle ölmüş. | Open Subtitles | اقصد الرجل مات وهناك ابتسامة على وجهه |
Sakinliğini ve kibarlığını koruyarak çok üzgün bir gülümsemeyle bana... | Open Subtitles | هو بقى هادئاً ولطيفاً وقال : لي مع إبتسامة حزينة جداً |
Yaklaşık bir saat sonra, çocuk yüzünde bir gülümsemeyle ölüyor. | Open Subtitles | حوالي ساعة أو نحو ذلك في وقت لاحق أنه مات مع ابتسامة على وجهه |
Lütfen. Suratında büyük bir gülümsemeyle oturan sensin. | Open Subtitles | بربك، ألم تكن الشخص الجالس هناك مع إبتسامة عريضة على وجهك. |
Yüzümde bir gülümsemeyle uyanıyorum. | Open Subtitles | إنها تجعلني أستيقظ بابتسامة مرسومةٌ على وجهي. |
Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle gelen Einstein. | Open Subtitles | و أينشتاين ينزل هناك بابتسامة عريضة على وجهه |
Üstelik eşin seninle konuşmamasına rağmen kızının yanına yüzüne kocaman bir gülümsemeyle gitmek zorundasın. | Open Subtitles | وعليّكِ أن تحتفظي بابتسامة على شفتيكِ على الرغم أن زوجتكِ تتحدث إليكِ بالكاد |
O sihirli kelimelerini büyük berbat bir gülümsemeyle mi ezberledin? | Open Subtitles | فقط قلت كلماتك السحرية بابتسامة عريضة بلهاء |
Katlanacaksın, ve bunu yüzünde bir gülümsemeyle yapacaksın ben aksini söylemediğim sürece. | Open Subtitles | وستفعلُ ذلك مع إبتسامةٍ تملئُ وجهك حتّى أقولَ لك عكس ذلك. |
Katlanacaksın, ve bunu yüzünde bir gülümsemeyle yapacaksın ben aksini söylemediğim sürece. | Open Subtitles | ستتقبل ذلك، وستفعلُ ذلك مع إبتسامةٍ تملئُ وجهك حتّى أقولَ لك عكس ذلك. |
Dalgınca bir gülümsemeyle | Open Subtitles | وتبتسم بذهن شارد |
Todd daha iyi bir iş çıkarır ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yapardı. | Open Subtitles | ! (تود) ربما يقوم بعمل أفضل، ويفعله وهناك ابتسامة على وجههِ. |
Çünkü tek yaptığım komisyonumu düşünmek olacak. Yüzümde bir gülümsemeyle... | Open Subtitles | لأن كل ما يجول بخاطري هو مقدار عمولتي مع إبتسامة على وجهيّ |
"Peki ya..." diye düşündü, alaycı bir gülümsemeyle. | Open Subtitles | ماذا لو كانت تفكر مع ابتسامة خبيثة .. ماذا |
Arkadaşım Alison okuldan gelince annesi yüzünde kocaman bir gülümsemeyle sımsıkı sarılırdı ona hep. | Open Subtitles | والدة صديقتي (أليسون) كانت تستقبلها كل يوم بعد المدرسة بعناق كبير و إبتسامة عريضة |