Daha da boktan bir hâl alıyor. - Onları o dağdan atmamız lazım. | Open Subtitles | هذا المكان يزداد سوءًا مرة تلو الأخرى، علينا إخراجهم من الجبل |
İşler daha da kötü bir hâl alıyor. | Open Subtitles | الأمر يزداد سوءًا |
Hangisini?" Şimdi düşünün.Bu karar hastayı kalça nakline gönderme konusunda bir karmaşa yaratmıyor. Ama hastayı geri çağırmak, birden daha karmaşık bir hal alıyor. | TED | الآن فكروا بهذا. هذا القرار يجعل من السهل مواصلة المريض لعملية إستبدال الورك. لكن إرجاعه، فجأة يصبح أكثر تعقيداً. |
Bu ısıdaki bakır, diğer alaşımlardan daha sıcak bir hal alıyor. | Open Subtitles | النحاس في هذه الحرارة يصبح أكثر سخونة من أي سبيكة |
İnsani yardım çalışanları savaş alanlarında veya savaş sonrası çevrelerde aldıkları riskin farkındalar. Yine de hayatımız, işimiz artarak tehlikeli bir hal alıyor ve hayatımızın kutsallığı yavaşça azalıyor. | TED | يدرك عمال الإغاثة الانسانية المخاطر التي يعرضون أنفسهم اليها في مناطق النزاعات أو في بيئات ما بعد النزاعات ولكن حياتنا، وعملنا، يصبح أكثر تهديدا لحياتنا بشكل متزايد وتتلاشى قداسة الحياة البشرية. |
Evet, gittikçe komik bir hal alıyor.. | Open Subtitles | نعم، يصبح أكثر تسلية في كل مرّة |
İşler biraz tatsız bir hal alıyor efendim. | Open Subtitles | الأمر يصبح أكثر صعوبة، يا سيدي |